Tarihi yerelden okumaya başlamak yaşadığınız yeri sevmenin de başlangıcı olabilir.
29 Eylül 2020 Salı
MEHMET ÖCAL İLE KIRKLARELİ'NİN MÜZİK TARİHİNE BİR YOLCULUK
KIRKLARELİ'NDE GEÇMİŞİN İZLERİ VE KENT BELLEĞİ
"KIRKKİLİSE' YE HOŞ GELDİNİZ"
TRAKYA MANEVRALARI VE BÜYÜKKARIŞTIRAN
MİLLİ MÜCADELE YILLARINDA PINARHİSAR DA İSMİ BİLİNMEYEN 16 YİĞİT KADIN
Ahmet Rodopman
Milli Mücadele Tarihimizde ulusumuzun her türlü zorluğa göğüs gererek verdiği uğraşılarda, kadınlarımızın da erkeklerden geri kalmadıklarına şahit olmuşuzdur. Kadınlarımızın Ulusal Mücadeleye erkeklerin yanında büyük bir kararlılıkla katılışlarının en önemli göstergelerinden biri de 9 Aralık 1919 da merkezi Sivas’ ta olan ANADOLU KADINLARI MÜDAFAA-İ VATAN CEMİYETİ’ ni kurmalarıdır. Sivas Valisi Reşit Paşa’ nın eşi olan Melek Reşit Hamım ve arkadaşlarının kurduğu cemiyet kısa zamanda büyümüş ve Anadolu’ da pek çok il ve ilçede merkezlerini açmıştır. Mustafa Kemal Paşa’ ya cemiyetlerinin kuruluş ve işleyişleri ile ilgili açıklama yapan kuruluşu, Mustafa Kemal Paşa büyük bir memnuniyetle karşılamış ve bu gibi oluşumları yurdun her yerinde görev yapmaları gerekliliğini belirten bir tebliğ yayınlatarak tüm yurda dağıtmıştır. Düşman işgallerini büyük bir üzüntü ile izleyerek İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükumetine karşı zaman zaman protestolar yayımlayan, Milli Ordu’ya para ve mal yardımı kampanyaları açarak, Kurtuluş Savaşı boyunca maddi, manevi desteklerini esirgemeyen bu cemiyet Türk Kadınlarının iftiharla söz edip, çalıştıkları bir kuruluş olmuştur.
Kırklareli’ mizle ne ilgisi var diye elbette akla gelecektir. Ben de ilk öğrendiğimde şaşırdım, sevindim ve büyük bir onur duydum. Mustafa Kemal Paşa’ nın tüm yurda dağılmasında yarar gördüğünü belirttiği bu cemiyetin kısa zamanda pek çok ilimizde şubelerinin kuruluşlarını takip ederken, gözlerimiz Trakya’ da bulunan üç şehrimizdeki kuruluş haberlerini aradı durdu. Beklentilerimizi Kırklareli’ nin Pınarhisar ilçesinin karşılaması hem ilginç hem çok sevindirici olmuştur. İki ay gibi kısa bir zamanda örgütlenip kuruluşunu tamamlayan Pınarhisar’ lı 16 hanım,14 Şubat 1920 günü, PINARHİSARLI KADINLAR MÜDAFAA-İ VATAN şubesinin çalışmaya başladığını, vazifeye hazır olduğunu bildiren telgrafı, şube başkanı Refia Hanım adına Sivas Merkezine gönderilmiş olduğunu biliyoruz. Pınarhisar kadınları ve tüm Kırklareli’ liler olarak hepimizin gururu olan bu telgrafta Trakya’ nın bu ilk şubesinin hanımları, Milli Mücadele’ de, cemiyet merkezinin vereceği görevleri, hiç bir fedakarlıktan kaçınmayarak, geciktirmeyerek istenildiği gibi yapacaklarını açıkça, bu kutsal mücadelenin birer isimsiz fertleri olacaklarını yazmışlardır. Tabii bu yıllarda Pınarhisar’ da efsane Kaymakam Sadullah Koloğlu’ nun görevde olduğunun bilinmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. Birinci Dünya Savaşından sonra sırayla Pınarhisar, Vize ve Saray da kaymakamlık yapan namı diğer Arap Kaymakam (Sadullah Koloğlu)' nun, akıl almaz yaşam öyküsünü çok değerli bir arkadaşım kaleminden sürükleyici bir roman gibi Kırklareli Yerel Tarihi sayfalarında yakın bir gelecekte okuyabileceksiniz.
Gerçekten de acı bir gerçektir isimsiz kahramanlar oluşları. Cemiyetin çalışmaya başlamasının ardından bir yıl kadar sonra Yunan işgali Trakya’ yı sarınca il ve ilçelerde ki özellikle devlet dairelerindeki resmi evraklar işgal kuvvetleri tarafından yakılıp ortadan kaldırırken Pınarhisar’ da ki Kadın Müdafaa-i Vatan Cemiyetinin evrakları da yanıp kül olduğu için bu 16 yiğit kadının adlarını dahi bilemiyoruz.
Yerel Tarih Çalışmaları böyle bir şey işte, bir konunun kıyısından giriyorsunuz, bir başka dünya çıkıyor karşınıza. Sonra dolaşıp köşe bucak dünyayı, yine geliveriyorsunuz başladığınız yere. Bu yolculuklarda edindiğiniz bilgiler yetiyor insana.
Eğer bu sayfaları okuyan arkadaşlarımızdan 100 yıl önce Pınarhisar’da yaşamış annesi, dedesi, büyük annesi veya komşusu, yakını varsa sorar mısınız acaba bu konuda bir bildikleri var mı? Böylece sizde sözel tarihin bir parçası olarak, geçmişten günümüze köprü olabilme şansını yakalamış olabilirsiniz. Bilgi veya belgelerinizi bekliyoruz efendim.
Milli Mücadelenin en başında, yurt savunmasına omuz vermiş bu öngörülü, muhteşem kadınlar ne yazık ki artık aramızda değiller. Bu 16 yiğit kadınımıza Tanrıdan Rahmet dileyip ışıklar içinde yatmalarını dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor ne yazık ki.
Yararlanılan Kaynaklar:
1 - V.Türkan Doğruöz
Milli Mücadelede Kırklareli
Doktora Tezi
İstanbul - 2005
2 - Ali Rıza Dursunkaya Kırklareli Vilâyetini Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkik. Cilt:1 ve Cilt:2. Kırklareli-1948
3 – Nazif Karaçam Efsaneden Gerçeğe Kırklareli Kırklareli - 1995
Not-Resim: Pınarhisar' da Arap Kaymakam (Sadullah Koloğlu)' nun zamanında yapılan ilkokul.
VEFİK SÖZEN
KIRKLARELİ’ NİN ESKİ ECZACILARI VE ECZANELERİ
KIRKLARELİ VİLAYETİNİN EĞİTİM SEFERBERLİĞİ VE KAZANIMLARI
28 Eylül 2020 Pazartesi
KIRKLARELİ HALKEVİ: KURULUŞU VE KAPANIŞ NEDENLERİ(5)
KIRKLARELİ HALKEVİ : KURULUŞU VE KAPANIŞ NEDENLERİ(4)
KIRKLARELİ HALKEVİ: KURULUŞU VE KAPANIŞ NEDENLERİ(3)
KIRKLARELİ HALKEVİ: KURULUŞU VE KAPANIŞ NEDENLERİ(2)
KIRKLARELİ HALKEVİ: KURULUŞU VE KAPANIŞ NEDENLERİ(1)
Akın Güre
Kırklareli'nin tarihe gömülü geçmişinde dolaşmak için elimizde çok azı kalan binalardan birisi de bugün sessiz sedasız bir halde artık eski canlılığını yitirmiş bir parkın arkalarında, ağaçların arasında bir uykuya dalmış gibidir. Bu bina ötekilerden biraz farklıdır. Mesela Yayla mahallesinde restorasyonu bittikten sonra bir kent Müzesi havası kazandırılan eski Türk ocağı biinasının tarzında değildir. Ya da biraz ilerisinde hala ihtişamını koruyan, adını bir akıncı kahramanından almış tarihi bir mektep olan Kocahıdır İlkokulu binasına da benzemez. Çünku bu bina erken Cumhuriyet döneminin mimari tarzına, anlayışına uygun olarak yapılmış, modern Türk mimarisine ait bir örnektir.
Evet, tahmin edeceğiniz gibi Kırklareli, Halkevi binasını anlatmaya, çalışıyorum.
Kırklareli Kent belleğini yaşatacak zengin mimari dokuya ne yazık ki pek sahip olabilmiş bir kent değildir. Bunun nedenlerini belki başka bir fırsatta konuşabiliriz, ama asıl üzülecek husus sayıları az bu tür binaların da kimliğini, değerini yeni kuşaklara aktarabilmeyi pek beceremediğimizdir. Oysa 1937-1939 yılları arasında inşaatı tamamlanmış, yaklaşık 80 yıllık bir ömrü olan bu bina Cumhuriyet tarihimizin sembolik bir anıtı gibidir. Hatta benim gibilerin çocukluk yıllarının anılarında yaşayan haliyle düşünüldüğünde hala güncel değerinden bir şey yitirmiş sayılmaz. Bir çoğumuzun babalarının, tanıdıklarının bu binaların merdivenlerinde çekilmiş kutlama törenlerine ait toplu fotoğrafları albümlerde nefes almaya devam ediyordur belki de. Binanın önündeki geniş merdivenin uzun basamaklarından inilerek girilen Şevket Dingiloğlu parkınında oturanların sesleri şimdi bu derin uykuya dalmış binanın duvarlarında yankılanmaz artık. Her yerde benzer bir sessizlik, bir bekleyiş vardır. Ana caddeden Parkın içine adım atarken sizi karşılayan yalnızlık duygusu da buna eşlik eder. Ama bütün bunlara rağmen Atatürk heykelinin yanından geçip parkın içine doğru yürüdüğünüzde karşılaştığınız manzara hala kendi diliyle sizlere anlamlı bir şeyler fısıldar. Gelin bu fısıltıyı birlikte dinleyelim.
***
Halkevleri neden düşünüldü, nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Bu soruların cevaplarını aradığınızda aslında Cumhuriyet Tarihimizin en önemli konularının arasına dalmış olursunuz birden bire. Halkevlerinin kuruluş yılları 1932 yılının başlarıdır. Ondan önce Millet Mektepleri diye adı geçen öncül girişimler de olmuştur. Fakat Halkevleri sayıları 479'u bulan yaygın bir teşkilatlanmanın eseri olarak karşımıza çıkar. İlk anda Halkevleri açılan ilk 14 il (İstanbul, Bursa, Eskişehir Denizli, İzmir, Çanakkale, Konya, Diyarbakır, Malatya, Samsun, Afyon, Ankara, Aydın, Bolu) arasında Kırklareli hemen yer almasa da aynı yıl içinde 24 Haziran1932 tarihinde burada Halkevi açılır.Bir ilde Halkevi açabilmek için en az üç faaliyet kolunun aktif hale getirilmiş olması gerekiyordu çünkü. Mesela Kırklareli Halkevi ilk kuruluş yıllarında üç şubede faaliyet gösterebilmiştir. Sadece Spor, Kütüphane ve Müzik kolunun Bando takımı etkin olabilmiş, ilerleyen yıllarda da mevcut olanaklarını sonuna kadar kullanarak büyük gelişmeler kaydedebilmiştir.
Burada hemen hatırlatmakta fayda var, Halkevleri 1931 yılının şubat ayında kapatılan Türkocakları yerine kurulmuştur. O zamana kadar Halkevlerinin üstleneceği görevleri Türkocakları yapıyordu. Peki neden bundan vazgeçilmiştir?
Bu sorunun cevabını bulmak için Atatürk'ün 20 Aralık 1930 tarihinde Kırklareli'ne gelişinde yaptığı konuşmalara bakmak gerekir. O zaman da Gazi Mustafa Kemal'in Trakya gezisine hangi nedenlerle çıktığını anlatmakta fayda var. Buradan yola çıkıp halkevlerinin arkasında yatan siyasi, toplumsal olguları ve gelişmeleri dünyada da olup bitenlerin çerçevelediği bir pencereden anlatmaya çalışacağız.
100 YILLIK FRANSIZ KLASİĞİNİ UNUTMAYALIM
Ahmet Rodopman
Günümüzden 100 yıl kadar önce takvimler 1918 yılının 30 Ekim’ ini gösterirken 1. Dünya Savaşından yenik olarak çıkan Osmanlı Devletinin imzalamak zorunda kaldığı kötü şartlarla dolu Mondros Silah Bırakma Antlaşmasının yapıldığı tarih. İnsanın içi acıyarak yazarken bu tarihi, ardından gelecek olumsuzlukları hissediyor olması daha da acı. Çoğumuzun bildiği Mondros Mütarekesinin 15. Maddesinde yer alan ‘’ Bütün demir yollarında itilaf devletleri kontrol subayları görevlendirilecektir’’ hükmü Trakya’daki demir yollarını ve dolayısı ile de Kırklareli’ne ulaşan demir yolu hattını da kapsıyordu. Durumdan yaralanmak isteyen Fransa, her zaman, her yerde yaptığı gibi mütarekenin bu maddesine dayanarak, önceliği almak için 4 Kasım 1918 de, Uzunköprü- Sirkeci demir yolu hattını işgal etmiştir. Bununla da kalmamış, hattın işletmesine de el koyarak, işgal için bütün ihtiyaçları Osmanlı Devleti tarafından karşılanmak üzere 50 subay ve 3.000 asker görevlendirmiştir. Böylece, Alpullu İstasyonundan Kırklareli’ ye bağlanan demir yolu ulaşımı da bu durumdan olumsuz etkilenmiştir.Ne ilginç bir gelişmedir ki Fransızlar,aynı Batı Trakya’ da olduğu bir yıl gibi kısa bir zaman sonra yerlerini Yunan Kuvvetlerine bırakarak, İstanbul işgaline katılanları güçlendirmek için İstanbul’ a gitmişlerdir. Trakya’ yı boydan boya geçen demiryolunu kontrol altına alan Yunanlılar, sivil ve askeri baskılarını bu yolla da giderek arttırmışlardır. Hem de giderlerini Osmanlılara ödettirerek. Gelen günlerde, demiryollarının Yunan Kuvvetlerince denetim altına alınması, Kırklareli ve Edirne’nin İstanbul ile iletişimini, insan ve ürün sevklerini etkilemiş. İşgal sonuna kadar ciddi sürtüşmelerin çıkmasına neden olmuştur.
Bir çoğumuzun Müzik Yarışmalarının yapıldığı kent olarak hatırladığımız İtalya’ nın Sanremo şehrinde 18-23 Nisan 1920 tarihinde toplanan ülkeler, Osmanlı İmparatorluğunu parçalanma kararı alırlarken, Sevr Antlaşmasının da maddelerini belirlemişler, bu toplantılarda, Batı ve Doğu Trakya topraklarının Yunanista’ a bırakılma kararının çıkmasıyla da Yunan Kuvvetleri Trakya’ yı işgale başlamışlardır ve gerek Kırklareli’ miz, gerekse Trakya’mız için acılı ve zor günler başlamıştır.
Günümüzde, özellikle de Doğu Akdeniz konularında yine ön plana çıkan Fransa’ nın, geçmişte yaşattığı olumsuzlukları hatırlayarak, özellikle de Ege ve Akdeniz de bulunan adalara ait istek ve oldu bitti uygulamalarına çok dikkat edilmelidir kanaatindeyim.
Yararlanılan Kaynaklar:
1- Özgür MERT – İşgalden Kurtuluşa Doğu Trakya
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi – Ankara-2016
2- Doğruöz, V. Türkan, Milli Mücadelede Kırklareli, Kırklareli, 2005.
3 - Nafiz Karaçam – Efsaneden Gerçeğe Kırklareli – Kırklareli 1995
100 YIL ÖNCE TRAKYA’ DA YAŞANAN YUNAN İŞGALİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
KIRKLARELİLİ BİR AYDIN, SİYASETÇİ, CEMİYET İNSANI:DR. FUAD UMAY(1)
KIRKLARELİ BELEDİYE TEŞKİLATININ KURULUŞU 1870-2024
ARIL Barış Toptaş – Kırklar BARIŞ TOPTAŞ İçindekiler Tablosu Kırklareli Adının Tarihçesi 1 Kırklareli’de İdari Yapılanma...
-
Hasan ÇALIKUŞU Bazı vatan evlatları vardır ki, onları tanımak ve aziz hatıralarını karşısında saygıyla anmak gerekir. Bu kahraman kişilerd...
-
ARIL Barış Toptaş – Kırklar BARIŞ TOPTAŞ İçindekiler Tablosu Kırklareli Adının Tarihçesi 1 Kırklareli’de İdari Yapılanma...