Alpullu Şeker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alpullu Şeker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2020 Cuma

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALPULLU ŞEKER

Akın Güre 

Ve artık son bir yazıyla bitirme zamanı...
Bu grupta yazmaya başlarken ilk önemsediğim bir konu olarak ele aldığım Alpullu Şeker hakkında bir süredir edindiğim  bilgiler bana ne öğretti?
Şeker ve Pancar bu coğrafyanın insanı için hayati önemi haiz iki konu olmuş yıllar boyunca. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ilk kurulan fabrika yeri için Trakya'nın merkezinde  tarihi ve coğrafi bir buluşma yerinin seçilmesi bana çok anlamlı geldi. Muhteşem yüksekliği ile dikkati çeken Mimar Sinanın yaşlılık döneminde inşa ettiği son Köprü'nün kemerleri arasından gözüken fabrika binasına yeniden bakıyorum şimdi. Verimli Ergene Havzası' nda yetişen pancarları, demiryolu ile Fabrika sahasına indirilen, sonra da Ergene’nin berrak sularında yıkanan pancarları, pancar ile geçinen çiftçilerin mutluluğunu, üretimin yan ürünü olan melas ile desteklenen besiciliği, fabrika yerleşkesinde kurulan modern yaşam ünitelerini, Teliçi  denen yerdeki  lojman evlerinin bahçelerinde yaşanan komşulukları, orada doğup büyüyen bir neslin okul ve çocukluk anılarını, bütün bunları anımsatırken gelinen noktayı da düşünmeden geçemiyor insan...
Mesela bu günkü durumu anlamaya kolaylık olsun diye sizinle bir güncel belge paylaştım aşağıda. Orada artık geçmeyen Alpullu adı yerine fabrikanın yeni sahibi Binbir Gıda'ya verilen  şeker kotasını görün istedim. Bu yazı dizisinde hatırlatılan geçmiş üretimlerle yapacağınız mukayese gelinen noktanın bir özeti aslında. Sadece bu rakamlar değil, Ergene sularının artık pancar yıkamada kullanılmayacak kadar zehirli olduğunu hatırlatmaya bile gerek yok sanırım. Gelinen hüzünlü bir nokta daha işte...
Pancar ekmekten vazgeçen çiftçilerin hali ne acaba? Topraklarını nadasa bırakmak için hangi seçenekleri zorluyorlar dersiniz? Hayvan besicileri melas temin edemeyince ne yapıyorlardır?
Alpullu Şeker'in hikayesi hala sürüyor gördüğünüz gibi...
Fabrikanın bitişiğindeki Mimar Sinan köprüsüne gelince...
Böylesine tarihi bir yeri kültür varlığı olarak korumak, yaşatmak ve tanıtmak yerine korkuluk duvarlarını oyan definecileri engelleyememek ne kadar haksız ve kötü bir nasip!

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALPULLU ŞEKER

Akın Güre 

Türkiye'de şeker üretmek üzere başlayan ilk girişim İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş'nin 14 Hazian 1925 tarihinde kurulmasıdır. Şirket Cumhuriyet'in ilk yıllarında benimsenen karma ekonomi anlayışına göre  devlet destekli özel bir girişim olarak hayata geçirilir. Şirketin kurucuları içerisinde Edirne Milletvekillleri Faik Kaltakkıran, Mühendis Hüseyin Rıfkı Ardaman, Tekirdağ Milletvekilleri Cemil Uybadın, Faik Öztrak, Çatalca Milletvekili Mehmet Şakir Kesebir, Ertuğrul Milletvekili İbrahim Çolak bulunur. İş çevresinden olan  katılımcılardan Tütün Tüccarı Selim Nuri, Tüccar  Hayri İper, Kereste Tüccarı Ali, Fabrikatör Burhaneddin, Tüccar Yolageldizade Kasım Bey bulunmaktadır. Şirketin başına Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi ve Trakya'nın kurtarılması için önemli roller oynamış olan Şakir Kesebir getirilir. 
Şirketin kuruluş sermayesi 500.000 TL'dır. Hisse senetleri 10 TL değerinde 50.000 hisseden oluşmuştur. Şirketin sermayesi 1927 yılında 750.000 TL'ye çıkartlır. Bu sermayenin dağılımı şöyledir: 300.000 İş Bankası, 100.000  Ziraat Bankası, 310.000  Özel Şahıslar, 40.000 ise Kırklareli ve Edirne Vilayetleridir. Ancak 1929 yılında yaşanan Dünya Ekonomi Bunalımından sonra Türkiye'de iktisat politikaları  değişir ve devletçi uygulamlar başlar. 1930 yılında şirket fesh edilir ve tasfiyesine karar verilir, kurulan diğer şirketlerle birlikte bütün şeker fabrikalar Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş çatısı altında toplanır. 
Alpullu'da kurulmasına karar verilen fabrikanın teknik sorumluluğuna Kazim Taşkent getirilir. Fabrika ilk etapta günde 500 ton pancar işlemek üzere kurulacaktır. Fabrikanın kuruluşu için Mashinenfabrik Bukau R.Wolf firması ile 20 Aralılk 1925 yılında  sözleşme imzalanır. Temel atma töreni 22 Aralık'da yapılır. Bu törene Trakya Milletvekilleri, Edirne ve Kırklareli Valisi, Babaeski, Lüleburgaz Kaymakamları, Cumhuriyet Halk Partisi, Türk Ocağı heyetleri katılırlar. Edirne Milletvekili Faik Kaltakkıran, Kırklareli Milletvekili Şevket Ödül katılımcılar arasındadır. Alpullu girişine büyük bir tak yapılmış, üzerine "22 Kanunuevvel 1341" yazılmış, İstasyon binası ve dükkanlar bayraklarla donatılmıştır. Ali Rıza Dursunkaya kitabında o günü "O güne kadar tenha görmeğe alıştığımız Alpullu İstasyonu büyük bir kasabanın panayırı gibi şenlenmiş, kalabalık bir şehir haline gelmişti." diye anlatır. 
Milletvekili Faik Kaltakkıran'nın konuşmasından sonra geçilen temel atma töreni sırasında dualarla kurban kesilir, Babaeski Türkocağı bandosu marşlar çalar. Bu sırada heyetler temele bırakılacak şişe içindeki  hatıra yazısını imzalalarlar.  Ali Rıza Dursunkaya da Kırklareli Gazetesi adına bu yazıyı imzalayanlar arasındır. Tören bittikten sonra istasyon binasında hazırlanmış büfede misafirlere yemek ikram edilir. 
Alpullu Şeker Fabrikası inşaatı 11 ay gibi kısa bir sürede tamamlanır. İnşaatın bu kadar hızlı bitmesinin sebebi üretim binlarının çelik konstrüksiyonla ve tuğla dolgulu olarak yapılmasıdır. Fabrikanın  bulunduğu yerleşkede üretim tesisleri 751.000 m2 alana sahiptir. Sosyal alanlar ise 300.000 m2 lik bir alanı doldurur. Bu hacmiyle fabrika büyük ölçekli bir üretim ve sosyal yaşam yeri görünümü kazanır. Alpullu Şeker Fabrikası aynı zamanda Cumhuriyetin ilk yıllarında başlayan sanayileşme hareketinde örnek oluşturacak çözümleri taşıması nedeniyle  üzerinde önemle durulacak bir tesistir. Fabrika yerleşkesinin işçi konutları, lojmanlar, okul, sinema salonu binaları, spor tesisleri, golf sahası gibi çok kapsamlı sosyal amaçlı işlevselliği   dikkat çeken özelliklerdir. Fabrika çalışanları  ve İşçi barınma evleri olarak yapılan konutlar 30'lu yılların Modern Türk toplumunun oluşumunda  öngörülen ihtiyaçlara göre tasarlanmış yerlerdir. Böylece üretim yeri aynı zamanda bir fabrika şehri kimliğine de sahip olmuştur. Çalışanların evleri önlerindeki bahçelerde yaşam birlikteliği sağlanırken, arka bahçelerinde meyva ve sebze yetiştirilmektedir. Böylece kırsal kesimden gelen çalışanların   parelel yaşam tarzlarını devam ettirebilme ve bulundukları yerle bağlılık ilşkilerini sürüdürebilmeleri mümkün olmuştur. Bu yaşam düzeyi ve çalışma standartları ile Alpullu Şeker Fabrikası Cumhuriyet Tarihimizin örnek alınması gereken eserlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kaynak : 1)Hüsnü Tekeşin. CUMHURİYETİN İLK EKONOMİK KURUMLARINDAN ALPULLU ŞEKER FABRİKASI’NIN TÜRKİYE’NİN EKONOMİK VE SOSYAL YAŞAMINA KATKILARI.(Türkiye Cumhuriyeti'nin Ekonomik ve  Sosyal Tarihi Uluslararası Sempozyumu, 26-28 Kasım 2015 İzmir
2) Ali Rıza Dursunkaya. Kırklareli Vilâyetini Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkik. Cilt 1.
3) Ayşe Durukan Topuz ve Tuğçe Tetik. Trakya’da Modern Yaşamın İzleri; Alpullu Şeker Fabrikası ve İşçi Konutları. Namık Kemal Üniversitesi, 2016.
4) Salt Araştırma Fotoğraf Arşivleri.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALPULLU ŞEKER

Akın Güre

Trakya'da kurulacak bir şeker fabrikası için yer olarak  neden Alpullu seçilir? Örneğin Çatalca ismi de geçer, ancak oradan vazgeçilir. Fabrikanın kurulacağı yer aslında demiryolu istasyonunun olduğu bir mevkidir.  Şimdiki fabrikanın bulunduğu yere Alpullu adı veriliyor, ama geçmişte burası bir yerleşim sayılmıyor aslında. Ancak tarihinin  çok eski olduğu kesin. Ergene nehri  çok yakınından geçiyor. Nehir üzerinde 1565 yılında Sokullu Mehmet Paşa zamanında Mimar Sinan'a yaptırılmış muhteşem bir köprü vardır. Alpullu üzerine ciddi çalışmalar yapan Hüner Şencan'dan öğrendiğimize göre bölge köylerinde yaşayan halk Ergene nehrindeki taşmalar nedeniyle uzun yıllar sıkıntı çekmişler. Sonunda, çok sık yaşanan seller nedeniyle engellenen ulaşımı güvenceye almak için buraya sağlam, yüksek bir köprü yapılmasına karar verilir. Şimdiki Alpullu yerleşim yerinin ilk filizlenmesi bu köprüyle başlamıştır denebilir. Araştırmacı ve öğretim üyesi Hüner Şencan, yazısında "Düşüncem, Mimar Sinan'ın yapmış olduğu Ergene Köprüsü'nün aynı zamanda Alpullu'nun kuruluş tarihi olduğudur." der. Yine aynı araştırmacıdan öğrendiğime göre buraları tarihte  "Deve Konakları" adı veriken kervan menzili diye bilinmektedir. Buraya geçmişte "Küçük Alpullu" deniyor aynı zamanda. Yani anlayacağınız, Küçük Alpullu'nun şansı Mimar Sinan Köprüsüyle değişmeye beşlıyor ve bu güne kadar uzanıyor. Başka bir deyişle, bu köprü Alpullu'nun kuruluşu için tarihsel bir dönüm noktası oluyor. Kervan sahiplerinin  develeri için mola verdikleri, karınlarını doyurmak için konakladıkları bu yer zamanla bir pazar yeri canlılığına kavuşuyor. Bu değerli arazinin hemen kuzeyinde dört kilometre uzakta Büyük Alpullu(Alpiye) köyü ile güneyinde Mandıra Köyü bulunuyor. Bu araziler bu iki köy halkı arasında itilafa yol açsa da kazançlı çıkan Küçük Alpullu oluyor sonunda. Bu toprakların ilginç bir tarihi var gördüğünüz gibi. Bu konulara fazla girmek istemiyorum şimdilik. Ama sonuç olarak  Alpullu Şeker Fabrikasının yer seçiminde bu bölgenin  gündeme gelmesi rastlantı değil. Elbette bu kararı verirken bölgenin su kaynakları ve tarıma elverişli çiftlik arazilerinin varlığı kadar önemli bir tercih nedeni de yanından geçmekte olan demiryolu.

Şimdilik buraya bir nokta koyup, fabrikanın kuruluş aşamasına gelebiliriz. Sırada İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikalar Türk Ananonim Şirketi'nin kuruluşu var. Onu anlatırken  temel atma töreni ile ilgili Ali Rıza Dursunkaya'nın bir hikayesi de var. Bir dahaki seferde onu yazacağım.

Kaynak: Hüner Şencan, Alpullu Adı Nereden Geliyor?, Haziran 2019.
               https://www.alpullu.org/A/adi_nereden4.html

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALPULLU ŞEKER

Akın Güre

Alpullu Şeker Fabrikasının kuruluşu   Cumhuriyetimizin ilk yıllarına dayanan bir geçmişe sahiptir. Cumhuriyet öncesi şeker ihtiyacı tamamen ithalat yoluyla karşılanan ülkemizde Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra iktisadi bağımsızlık ve ulusal kalkınma hamleleri başlarken  Alpullu Şeker Fabrikası Cumhuriyet döneminin faaliyete geçen ilk şeker fabrikası olmuştur. 
Lozan görüşmlerinin henüz tamamlanmadığı bir dönemde ülke ekonomisi için önemli kararların alındığı İzmir İktisat Kongresi gerçekleştir. Bu kongrede şeker sanayi adına önemli adımların atıldığını görürüz. "Memleketimzde pancar yetiştirilerek, şeker fabrikaları tesis ve ziraatta münavebe usulünün tevsii ve bu suretle hayvanlarımızın ve hububatımızın ıslah ve çoğltılması" gerektiğini söylendiği kongre kararlarından anlıyoruz ki Cumhuriyet yönetimi şeker sanayii alanında atılması gereken adımların hazırlıklarına çok önceden başlamıştır. 23 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşmasının sonrasında iktisadi bağımsızlığı sağlayacak girişimler hızlanmıştır. İthal ikamesini sağlamak üzere un, pamuk şeker gibi üç beyazın üretimine önem verilir. Destek amaçlı bazı yasal düzenlemeler de yapılmaya başlanır. 25 Ocak 1925 tarihinde "Şeker Fabrikalarının Tesisinin Teşvikine Dair Kanun" TBMM'ne sunulur. Daha sonra 5 Nisan 1925 tarihinde 601 sayılı "Şeker Fabrikalarına Bahşolunan İmtiyaz ve Muafiyet Hakkında Kanun" çıkarılır. Bu kanun sayesinde şeker fabrikası kurmak isteyen kişilere vergi muafiyetleri, pancar ekimini kolaylaştırıcı vergi istisnaları, çalışanların vergiden muaf olmalarına yönelik yardımlar sağlanır. Yine aynı süreçte çıkartılan önemli bir kanun da "Şeker İnhisar Kanunu" dur. Bu kanun ile şekerin Türkiye'ye ithali ve dağıtımı devlet denetimine alınır ve yerli şeker üretiminin dış rekabete karşı korunması sağlanır. Bu arada Hükümet 14 Kasım 1926 tarihinde çıkardığı bir kararnamede Alpullu'da fabrikanın işleyeceği şeker pancarının demiryolu üzerinden taşınmasını kolaylaştırıcı adımlar atar.
Şeker sanayinin kurulmasını teşvik eden yasal düzenlemelerden sonra hızla arka arkaya 4 fabrika hizmete sokulur. Bunlar, Alpullu, Uşak, Eskişehir ve Turhal Şeker Fabrikalarıdır. Atatürk 1930 yılında Alpullu Şeker Fabrikası'nı ziyarete ederken şunları söyler: "Memleketimizin her müsait bölgesinde şeker fabrikalarımızın çoğalması ve bu surete memleketin şeker ihtiyacının temini, mühim hedeflerimiz arasında tanınmalıdır."
Türkiye'nin şeker ihtitacı uzun yıllar bu fabrikaların faaliyetleri sayesinde karşılanmıştır. 

Kaynak : Hüsnü Tekeşin, CUMHURİYETİN İLK EKONOMİK KURUMLARINDAN ALPULLU ŞEKER FABRİKASI’NIN TÜRKİYE’NİN EKONOMİK VE SOSYAL YAŞAMINA KATKILARI.(Türkiye Cumhuriyeti'nin Ekonomik ve  Sosyal Tarihi Uluslararası Sempozyumu, 26-28 Kasım 2015 İzmir)

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ALPULLU ŞEKER

Akın Güre

Kırklareli 'ne ait yerel tarih çalışmalarına başlarken  aklıma ilk gelen konulardan biri de Alpullu Şeker Fabrikası olmuştu. Uzunköprü' ye yaptığım bir tren yolculuğunda Alpullu Garı'nın yanı başında yükselen muhteşem Şeker Fabrikası'nı gördüğümde yaşadığım gibi  Alpullu'nun   benim gibi gençliği Kırklareli'nde geçmiş bir kuşağa çok hoş  hatıralar yaşatacağına eminim, ama tek derdim bu hatıraları canlandırmak değil şimdi.  Alpullu 2018 yılındaki özelleştirme ile gündemde gelen güncel sıcaklığı kadar yakın bir geçmişin toplumsal-ekomomi tarihi için de heycan verici bir konu aynı zamanda, bütün bunları konuşmak lazım. 

Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında hayata geçiren ilk şeker üretim tesisi olarak Kırklareli'ne kazandırılan bir fırsat bölgenin çok yönlü kalkınması, toplumsal değişimi, zenginleşmesi açısından çok önemliydi. Burada beni kendine çeken ironik bir durum da var aslında: Kırklareli  Türkiye'de örnek alınacak bir düzeyde eğitilmiş iş gücüne sahipken  yıllardır bizim yetiştiğimiz dönemlerden beri sanayileşmeden nasibini almamış, adeta unutulmuş bir ildir bildiğiniz gibi. Lüleburgaz'dan Çorlu'ya giderken 25 km ötede 40 yıl önce bacaları tütmeye başlayan Şişe-Cam fabrikalarından Kırklareli çok az yararlanmıştır ne yazık ki. İroniye bakın ki bu il 50 km yakınında 94 yıl önce Türkiye'de örnek olsun diye açılan ilk şeker fabrikasının bulunduğu coğrafyanın kalbidir! Şunu özellikle vurgulamak istiyorum: İşte asıl bu açıdan  tarihsel bilgileri yeniden sorgulayıp, sonuçlarını irdelememiz gerekiyor...

Alpullu gelinen nokta itibarıyla sorunları, gelecekle ilgili endişleri de içinde barındırıyor. Kırklareli  bu aralar kirlenen suları, tahrip edilen ormanları, güzelim İğneada longoslarının yanı başında kurulması  planlanan termik santralı ile çok yönlü bir tehdit altında. 2013 yılından beri kapatılarak 4 yıl bekletilen Alpullu Şeker Fabrikası 2018'de yeniden ürtime geçerken beklentilerin çok iyimser bir tablo çizmediği konuşuluyor yine. Yanıbaşındaki Sarımsaklı Çiftliği de benzer bir çerçeveye giriyor. Konuşulacak çok şey var! Bu topraklarda  bir zamanlar Atatürk'ün başlattığı dönüşüm hamleleri ne yazık ki hüsranla sonuçlanmış! İşte Alpullu hikayasi bunun için anlamlı. 

KIRKLARELİ BELEDİYE TEŞKİLATININ KURULUŞU 1870-2024

ARIL Barış Toptaş – Kırklar BARIŞ TOPTAŞ İçindekiler Tablosu Kırklareli Adının Tarihçesi 1 Kırklareli’de İdari Yapılanma...