ÖLÜMÜNÜN 40. YILINDA AŞIK ALİ TAMBURACI
Ahmet Rodopman
Kırklareli’ de Halk Müziğinin geçmişi oldukça eski, uygulamaları bir hayli geniş olmasına karşın halk müziği sanatçılarımızı ne yazık ki tanıtıp, günümüze kadar getirememişiz. Hatta kırsal kesimimizde ismi unutulan saz ve söz sanatçılarımızı yok saymamız nedeniyle toplu bir arşiv dahi elimize ulaşamamıştır.
Özellikle yaşı 60 ı geçen arkadaşlarımızı çok daha iyi hatırlayabilecekleri bu konuda iki üstadımız vardır ki bir birinden değerli. Bunlardan ilki Vahit Lütfü Salcı ise, İkincisi Tamburacı Aşık Ali Tamburacı’ dır diyebiliriz.
Vahit Lütfü Salcı yaşı ve ilgilendiği konuların değişikliği nedeni ile çok daha tanınır olmuşsa da ondan 16 küçük olan Aşık Ali Tamburacı’ nın hem hocası olmuş hem de birlikte çalışarak pek çok eserin yaratıcılığını yapmışlardır.
1982 yılında Kırklareli’ de hakkın rahmetine kavuşan ustamız, öz be öz Kırklareli ‘li olup 1889 yılında bu topraklarda gözlerini açmıştır. 83 yaşına değin de sevgili Kırklareli’ mizde yaşamış, onun bağrından ezgiler derlemiş ve söylemiştir. Bu yıl 40. Ölüm yılı olan aşık Ali Tamburacı’ yı Kırklareli’ de unutulmaya terk edilmeden analım, hatırlatayım dedim. Derlediği eserden söz edelim ki, radyoda, yolda, düğünde, dernekte bu eserler kulağınıza geldiğinde değerli hemşerimiz Aşık Ali Tamburacı’ yı da anmış olabilelim. Ben Rahmetli aşık ali Tamburacı’ yı 1979-1980 yıllarında Kırklareli’ de değerli kayınpederim Necdet Günay’ ın terzi dükkanında tanımıştım. Bir hayli yaşlılık günlerinde olmasına karşın hala elinde sazı, dilinde türküleri çalıp, söylüyordu. Özellikle ramazan ayında geceleri dükkana gelip etrafı şenlendirirmiştir. Şimdi, o kadar yakınında iken neden söylediklerini kaleme kağıda ve de kayda geçirmediğim için dertlenip duruyorum. Sözlü tarih çalışmalarının ve Halk Bilimi ile ilgilenenler için önemli bir kaynak olabilirdi diye düşünüyorum.
Yine bir çok değerimizden daha şanslı diyebilirim Aşık Ali Tamburacı için. Çok az sanatçımıza nasip olan broş bir heykeli Fahri Kasapoğku caddesindeki bir kavşakta bizlere kendini hatırlatıyor. Sevindirici bir kararla Kırklareli Belediyesi, Karaca ibrahim Mahallesinde de bir sokağa Aşık Ali Tamburacı ismini vererek değerli halk ozanımızı onore etmiştir.
1899 yılında Kırklareli’ de doğan sanatçımızın sazdan daha kısa saplı halk müziği çalgısını kullanmaya ne zaman başladığını bilemiyoruz. Ancak onun 7 yaşında, şimdi restorasyonu yapılmakta olan Koca Hıdır İlkokuluna başlayıp 5 yıl sonra bitirip İdadi’ ye başladığını biliyoruz. Tamda o yıllarda patlak veren Balkan Savaşı sırasında Kırklareli’ nin düşman işgaline girmesi nedeniyle halkın boşaltıp kaçtığı günlerde, ailesi ile birlikte İstanbul’ a sığınmışlardır. Çocuk denilecek yaşta savaş, göç, ve yaşam sıkıntılarını yoğun olarak yaşaması belki de onun halkına ve sanata duyarlılığını beraberinde getirmiştir diye düşünüyoruz. Balkan Savaşları’ nın bitiminden sonra ailenin İstanbul’ dan tekrar Kırklareli’ ye döndüklerini biliyoruz. Ancak okulunu bitirip bitirmediği konusunda bir bilgiye sahip değiliz.
Ama daha bu yıllarda müziğe karşı ilgisinin arttığını gören ailesi, o günlerde Kırklareli’ de en meşhur söz ve saz üstadı olan Rum Niko Tavradis’ ten müzik dersleri aldırmaya başlamıştır. Bu müzik alt yapısı nedeniyle rahat bir askerlik yapmıştır. Taburun borazancıbaşısı olarak askerliğini sürdürürken bir yandan da aldığı flüt dersleri ile müzik bilgisini arttırmıştır.
Askerlik bitiminden sonra Kırklareli’ ye dönen Aşık Ali Tamburacı kime aşık olduğunu, niçin Aşık ön adını kullandığını tam olarak bilemiyoruz. Ancak sazın kısa kollusu olan Tambura’ yı çok iyi çaldığı için bu ismi aldığını ve severek kullandığını biliyoruz.
Baba ocağı Kırklareli’ ye ilk geldiğinde Gençler Birliği Bandosuna giren Aşık Ali Tamburacı burada Halk edebiyatı araştırıcısı Vahit Lütfü Salcı ile tanıştı ve ‘’Kırklareli halk Musikisi Cemiyeti’ ni kurdu. Derneğin bandosunda kornet çalmıştır. Bu dönemde Kepirtepe ve Arifiye Köy Enstitüleri ile Çayırova Teknik Bahçıvanlık Okulu’ nda saz öğretmenliği yapmıştır. O yıllarda yeni bir yapılanmaya giren İstanbul Konservatuvar’ ında açılan sanatçı sınavını kazanarak, uzun yıllar radyoda saz çalıp, Tuna Türküleri söylemiştir. En beğenilen, ve yaygın olarak söylenip çalınan türkülerini bu dönemde derlemiş ve tanıtmıştır. 1947 yılında Muzaffer Sarısözen ve Halil Bedii Yönetken ile birlikte yurt çapında yapılan derleme çalışmalarına katılmıştır.
Kırklareli’ de Devlet Memurluğu bünyesinde olması için Bayındırlık müdürlüğünde ve İl idaresi yazı işlerinde çalışmış, kırsal kesimi adım adım gezerek türkü, mani, özdeyiş ve söylenceler toplamıştır. 10 Ocak 1982 yılında Kırklareli’ de hayata gözlerini yumarken arkasında yüz yıllarca söylenecek türkü demetleri bırakmıştır. Ruhu şad olsun.
Aşık Ali Tamburacı’ nın eserlerinden seçmeler.
KIRMIZI GÜLÜN ALI VAR
Kırmızı gülün alı var (aman aman)
Her gün ağlasam da yeri var
Bugün benim efkarım var (aman aman)
Ah bu gönül arzuler seni seni yar seni
Kırmızı gülü budarlar (aman aman)
Altına meclis kurarlar
Güzeli candan severler (aman aman)
Ah bu gönül arzuler seni seni yar seni
Kırmızı gülün pürçeği (aman aman)
Yar önünde oynar köçeği
Neyleyim yarsız döşeği (aman aman)
Ah bu gönül arzuler seni seni yar seni
...................................................
BAHÇELERDE BİBERİYE (MAKİDONLU)
Bahçelerde biberiye
Şişe dolu amberiye
Sen benimsin gel beriye
(Bağlantı)
Aman aman aman balabancı
Sol yanımda vardır sancı
Aman Makidonlu Makidonlu
Güzellerin içinde pek şanlı
Bahçelerde olur marul
Sular akar harıl harıl
İnce belden sıkı sarıl
Bağlantı
Bahçelerde olur haşhaş
Rakı içtim oldum sarhoş
Ela gözler olur bir hoş
.......................................
TABAKAMDA TÜTÜN YOK
Tabakamda tütün yok (Hanım Ayşem)
Akıl başta tütün yok
Dolaştım Şam'ı şarkı (Hanım Ayşem)
Senden sıtkı bütün yok
Kahve Yemen'den gelir (Hanım Ayşem)
Bülbül çemenden gelir
Ak topuk beyaz gerdan (Hanım Ayşem)
Hergün yabandan gelir
Kahve Yemen'siz olmaz (Hanım Ayşem)
Bülbül çemensiz olmaz
Yari çirkin olanın (Hanım Ayşem)
Başı dumansız olmaz
.................................................
YÜCE DAĞ BAŞINDA KERVANIN UCU
Yüce dağ başında da hey aman aman kervanın ucu
Gelenden geçenden de hey aman aman alırlar bacı
Gurbet elde kalmışam hey aman yok kardaş bacı
Ak gül konçesini de hey aman aman yarime takın
Yüce dağ başında da hey aman aman kandiller yanar
Kandilin şavkına da hey aman aman gelinler oynar
Herkes sevdiğine de hey aman aman böyle mi yanar
Ak gül konçesini de hey aman aman yarime takın
AŞIK ALİ TAMBURACI