YEREL TARİH ÇALIŞMALARINA GÜZEL BİR ÖRNEK


 

Ahmet Rodopman

İki gün önce elime geçen kitabı iki gece de okudum. Ama aklım ‘’DOĞU RODOPLAR’ DA BİR KÖY :TAŞLI’’ adlı kitapta kaldı. Dönüp dönüp bakıyorum altını çizdiğim sayfalarına. İsterseniz sizlerle birlikte de bir dolaşalım satır aralarında.

Kitabını ‘’İnsanların Sığmadığı Dünyada. Hazin Bir Balkan Hikayesi ’’ cümlesi ile tanıtan Emekli Öğretmen Raif Güven, bence hikayeden çok fazla yaşamsal ve tarihsel betimlemelerle bir yazım örneği vermiş. Sayfaları okuyanı alıp sanki yüzlerce yıl gerilere götürüyor, bilgi ile yoğuruyor, Balkan coğrafyasını belletirken, doğa panoramasının içindeki insan gerçeğiyle karşılaştırıyor.

Eseri öylesine güzel ve doyurucu ve benzersiz olmasına karşın kendisini, öğretmenlere has bir mütevazılıkla tanımlayıp, beni en çok kendine çeken şu cümlelerle sözlerine devam ediyor.

<<Bu bir roman değildir. Burada Taşlı Köyü ve etraf köylerin bir zamanlar yaşamını, örf ve adetlerini, toplumsal olayları ve oluşumları, değişimleri, kültürünü gelecek nesillere aktarabilme çabasıdır. Aynı zamanda bu bir kültür kitabıdır. Doğu Rodoplar’ ın bir köyü olan Taşlı’ da ve etrafında hayatın öz verisini, yaşamın kalp atışlarını yalın bir dille, elimden geldiği kadarıyla Sizlere aktarmaya çalıştım. Bunu yaparken de Evrensel ve Ulusal tarihi olayların Köyümüz ve bölgemiz üzerindeki etkilerini göz önünde tutarak yapmaya çalıştım. Gerekli bulduğum yerlerde bazı alıntılar yaptım. Bunları da son sayfadaki “Kaynaklar” başlığında belirttim.

Hayatım boyunca çok kitaplar okudum ama hiçbir zaman kitap yazmayı düşünmedim bile. Bir gün baktım ki yaşım ilerliyor, nasıl olsa bir gün bu dünyadan göçüp gideceğim, “Niçin yaşadığım müd¬det zarfında etrafımda, köyümde ve memleketimde olan değişiklikleri, şahit olduğum olayları, bizzat yaşadığım hadiseleri birinci elden benden sonraki nesillere aktarmayayım’’ diye düşündüm. Bu konularda tecrübem yoktu. Daha önceden yazılmış, örnek alabileceğim bir cami günlükleri, okul günlükleri veya geçmişi anlatan özel kişi günlükleri gibi bir şeyler elimin altında yoktu. Etrafımda fikirlerimi paylaşabilecek, yazdıklarımı okuyacak, fikir soracak ve bana yön verebilecek kimsenin olmaması ve benim bu husustaki tecrübesizliğim beni çok zorladı. Bu kitap denemesinde okuyacaklarınızın tümü, benden önceki yaşlı kuşaklardan işittiklerim, kendi şahsi yaşadıklarımdan ve gördüklerimden, ibarettir. Bir belgesel asla değildir ama tarihi özelliği vardır ve onun için bir tarih sayılabilir. Eksikleri ve yanlışları olabilir. Onun için her türlü eleştiri ve öneriye açığım.

Gelin siz de yardımcı olun da köylerimizin ve bölgemizin tarihini hep birlikte, beraber yazalım. Kimin doğru bildiği, duyduğu ne varsa anlatsın, gelecek nesillere dedelerinin, babalarının nasıl, hangi şartlarda hayatlarını yaşadıklarını eksiksiz olarak anlatalım, nerelerden niçin ve nasıl geldiklerini bilsinler. Ben bunları hayattayken kendi üstüme bir vazife bildim. Ben doğru diye bildiklerimi yazdım. Eminim daha yazılacak çok önemli şeyler vardır. Bunları da gelecekte memleketimizin güzel insanlarının yapacaklarına inanıyorum. Çünkü geçmişini bilmeyenin, geleceği de parlak olmaz>>

Raif Güven. 5 mart 2019 İstanbul.

Evet, değerli öğretmenimiz Raif Güven kitabının önsözünde söylemek istediğini yazmış. Ellerine sağlık. Bizlerde 2 seneden fazla bir zamandan beri Kırklareli Yerel Tarihi bölümümüzde hep anlatmak istediğimiz, kısmen yazıp, üstüne basa basa söylediğimiz yerel tarih çalışmalarında aranan işte bu ve buna benzer anılar, söylenceler, yaşananların aktarılması. Kısaca eli kalem tutup, okur yazar olan herkesin hatırladıkları, köyüne, kentine, çevresindeki insanlara dair aklına gelenler. İşte bütün bunlar gelecek kuşaklar için önemli unsurlar. Bun yazılanlar bizler, yaşayanlar için belki pek önemsenmeye bilirler. Ancak ait olduğumuz 60-70 yaş kuşağı hızla azalıyor. Veya yaşlılık nedeni ile yazmaktan, konuşmaktan dahi yoksun kalabiliyor. Zaten kentimizde çok geç kalınmış olan bu yerel tarih belgeleri, kısa bir süre sonra istense de elde edilemeyecekler.

Bu gerçeği hatırlayarak sizlerde bir defter alıp yazmanız, veya çocuğunuza, torununuza yazdırmanız bile gelecek kuşaklar için biriktirip bırakacağınız üç, beş kuruştan daha değerli olabilir. Dedemin yaşadıkları, yazdıkları, anneannemin veya babaannemin söyledikleri, anlattıkları diye torunlarınıza paha biçilmez birer hediye bırakmış, unutulmamamızı bir ölçüde sağlamış oluruz.

Özellikle Balkanlar’ dan göçüp, Kırklareli’ ye yerleşmiş ailelerin fertlerinin ön sözünü aktardığım bu kitabı okumalarını öneririm. Bırakılan o yerlerdeki yaşantıları, zorunlu göçlerin insan ruhunda açtığı onulmaz yaraları, doğup, büyüdüğü topraklardan koparılan insanların yeni geldikleri yerlerinde hayatta kalabilmek için nasıl bir mücadele verdiklerini bir kez daha hatırlamış olacağız böylece. Göçmenliğin ne zor bir yaşam olduğunu, birinci, ikinci hatta üçüncü kuşak bile olsanız yine damarlarınızda yudum yudum hissedildiğini duyumsayacaksınız. Her güçlüğe karşı insanlık onurunu yitirmeden var olmanın sevinci ile çok şeylerin başarılabileceğini bir kez daha görecek, mutlu olacaksınız. Umarım sizler de beğenirsiniz.


Popüler Yayınlar