MUSEVİ FOTOĞRAFÇI FOTO BEHAR NADİR VE KIRKLARELİ FOTOĞRAFÇILARI







Hasan ÇALIKUŞU 


1800’lü yılların sonuna doğru Edirne’ye bağlı bir sancak olan Kırkkilise’nin fotoğraf tarihinde Kırkkiliseli Rumlardan P. Antonitsis, Achilleas Zoïros ve Zaphiriades Ailesi ile Musevi fotoğrafçılardan Behar Nadir bulunmaktaydı. Ayrıca Kırkkilise’de P. Antonitsis’in fotoğraf editörlüğünü Isacc ve Moise Mitrani isimli Yahudi kardeşler yapmaktaydı. 

1912 Balkan Savaşı’nda Kırkkilise’nin Bulgarların eline geçmesinden sonra fotoğrafçı Antonitsis’in kartpostallarda adı kaybolur ama editör olarak Mitrani kardeşlerin devam ettiği görülür. Osmanlı idaresine ait askeri ve stratejik yerlerin fotoğraflarını çeken Antonitsis’in işgal ile Kırkkilise’den ayrıldığı veya başına bir iş geldiği tahmin edilmektedir. 

Antonitsis’in “Kırkkilise Fotoğrafhanesi” ve Zaphiriades Ailesinin “C.Zaphiriades Fotoğraf Atölyesi”nin nerede olduğu hakkında henüz kesin bilgimiz yoktur. Fotoğrafçı Achilles Zoïros ise 1900’lü yılların başında kendi adına Yayla Mahallesi’nde Celepoğlu Konağı’nın üst tarafında Kimisis Theotokou Kilisesi’nin karşısında bir fotoğrafhane açar. Ancak Zaphiriades ve Zoïros ailesinin mübadele nedeni ile Kırklareli’den ayrılması ile fotoğrafçılık Musevi vatandaşlarla devam eder. 

Foto Behar Nadir, Kırklareli’nin ve yaşayan eski Kırklarelilerin adını duyduğu fotoğrafçılardandır. Kırklareli’de Namazgâh Caddesi’ndeki bu usta fotoğrafçının yanında çalışan Türk çıraklar zamanla işi öğrenir ve ondan sonra fotoğrafçılık mesleğini Kırklareli’de devam ettirirler.

Çanakkale Savaşı’nda babası şehit olunca Mümin daha bebektir. Annesi pala kilim dokuyarak geçimini sağlar ve Mümin'i büyütür. On yaşına gelince Mümin’in sağda solda perişan olmaması için Kırklarelili hayırseverler onu Fotoğrafçı Behar Usta’nın yanına çırak olarak verirler. İlk günlerde gelen müşterilerin sandalye ve koltuklarının taşınması, fon ve dekorların yerleştirilmesi işini yapan çocuk Mümin’in fotoğraf bilgisi gün geçtikçe ilerler ve fotoğrafa dair bütün teknikleri ustası Behar Nadir’den öğrenir. Uzun yıllar ustasının kontrolü altında fotoğrafhanenin bütün işlerini yavaş yavaş üslenerek ustasına büyük destek olur.  

Zaman geçer ve Mümin Yıldız evlenme çağına gelir. Aynı zamanda Behar Nadir’in de evlilik çağına yaklaşan ‘Sera’ adında güzel bir kızı vardır. Çocukluğundan beri Mümin’i yetiştiren Fotoğrafçı Behar Usta, huyunu suyunu bildiği, bir evladı olarak gördüğü pırıl pırıl, yetenekli ve saygıdeğer Mümin’in kızı ile evlenmesinden büyük mutluluk duyacaktı. Böylece hem çok sevdiği kızı mutlu bir yuva kuracak ve hem de fotoğrafhanesi emin ellerde çalışmasına devam edecekti. 

Kırklareli Yerel Tarih Grubu yazarlarımızdan Ahmet Rodopman, fotoğrafçı Mümin Yıldız ile ilgili anılarını özetle şöyle aktarır: 

Namazgâh Caddesinin sol tarafındaki ilk sokak üzerinde olan ‘Foto Yıldız’a Kırklareli halkı bir hayli ilgi göstermişti. O yıllarda aileler arasında yıllık fotoğraf çektirtip saklamak veya duvara asmak moda olmuştu. Birçok ailenin olduğu gibi, benimde bebekliğimden itibaren 12 yaşıma kadar her yıl Foto Yıldız’da çekilen aile fotoğraflarım bulunmaktaydı. Mümin Yıldız uzun yıllar bu işyerini çalıştırdıktan sonra emekliye ayrılmıştı. Babamın dükkânın yanında oturuyorlardı. Babamla iyi sohbet ettikleri için sık, sık dükkâna gelir, konuşurlardı. Bir gün fotoğrafçılık ile ilgili konuşurlarken şöyle bir anekdot anlattığını hatırlıyorum: ‘Ben çok küçük yaşlarda çırak olarak başlamıştım fotoğrafçılığa. İlk aylarda alışamamış, kimyasal maddelerin kokularından midem bulanmıştı. Çok işimiz vardı, geç vakte kadar kalıp çalışıyorduk. Bir gün ustama sormuştum. “Biz böyle herkesin resimlerini çekiyoruz. Resim çektirecek kimse kalmayınca ne yapacağız. İşsiz kalınca kapatacak mıyız ?’ sormuştum. “Biz böyle herkesin resimlerini çekiyoruz. Resim çektirecek kimse kalmayınca ne yapacağız. İşsiz kalınca kapatacak mıyız ?’

Çok iyi bir insan olan Musevi patronum Behar Nadir gülerek,  “Merak etme be kuzim, bu insanlar hiç bitmez. Yeni insanlar doğar, kimi sünnet olur gelir, kimi evlenir gelir, kimi okula, askere giderken gelir, kimi ayrılırken gelir. Bizim işimiz hiç bitmez.’’ demiş.

Yıllar geçtikten sonra Kırklareli’nin sevilen büyük fotoğraf ustası Behar Nadir’in vefatı ile fotoğrafhane damadı Mümin Yıldız’a kalacak ve Kırklareli’de ilk Türk fotoğraf stüdyosu “Foto Yıldız” adıyla Namazgâh Caddesi’nde Avcılar Kulübü'nün altında faaliyetini sürdürecekti. 

Mümin Yıldız vesikalık ve aile fotoğrafları yanında o zamanlar halkın bayram ve yılbaşı tebrik kartı olarak kullandığı fotokartlarda Kırklareli genel manzarası baskılarını kullanarak o dönemlerden bu güne çok önemli görsellerin kalmasını sağlamıştır.

Kasaplararası Sokak’taki Gürver Apartmanı’nın ikinci katında uzun yıllar oturan Yıldız ailesinin ‘Süheyla’ adında bir kızları oldu. Bir Musevi âdeti olarak, bütün ailenin bir araya geldiği fotoğraf çektirme alışkanlığı Behar Nadir zamanından beri her yıl unutulmadan devam etti. 

Kırklareli fotoğraf arşivlerinde o yıllara ait bazı fotokart ile şu anda yaşayan son nesil Kırklarelilerin çocukluk ve okul fotoğraflarının birçoğu Mümin Yıldız tarafından çekildi. Üçayaklı şipşak makinasını iyi havalarda dışarı çıkarır, Kırklareli manzara fotoğrafları da çekerdi. Ayni zamanda fotoğraf rotüşünde bir ressam kadar iyiydi. Hatta siyah beyaz fotoğrafları büyüterek renklendirebiliyordu. Renkli fotoğrafların henüz icat edilmediği o yıllarda yetenek gerektiren bu tür işler çok ilgi çekiyordu.

Fotoğrafçı Mümin Yıldız da fotoğrafhanesine aldığı çırakları yetiştirmeye, fotoğrafın inceliklerini öğretmeye çalışıyordu. Bunlardan birisi de İstanbul’da küçüklüğünden beri bir fotoğrafçının yanında mesleki birçok detayı öğrenen 13 yaşındaki İhsan Özsaraç oldu. İhsan'ı kendine yardımcı olarak aldı ve askere gidinceye kadar yanında çalıştırdı.  

İhsan Özsaraç askerlik dönüşü 1961 yılında Cumhuriyet Caddesi’nde Vakıfbank’ın karşısındaki sokakta Roma Pastanesi’nin yanında kendi fotoğrafhanesini açtı.

Osmanlı döneminde Kırkkilise âyanlarından Bostancıoğlu Süleyman Ağa soyundan gelen Berber Ali Ağa’nın torunu ve Hâkim Mehmet Mazhar’ın oğlu olan Tütüncü Reşit Altay da yıllarca bu mesleği yapmış fotoğrafçılardan olup, 1944-1950 yılları arasında Kırklareli Belediye Başkanlığı görevini de sürdüren saygın isimlerden biriydi.  

Kırklareli’nde kendi stüdyosunda fotoğrafçılık yapanların yanında cadde ve meydanlarda, Fransızca ‘alaminüt’ kelimesinin karşılığı Türkçe’de ‘acele, çabuk’ anlamında  “şipşak” olarak bilinen fotoğrafçılar da vardı. O dönemlerde bir fotoğrafhane açmak yüksek maliyetli olduğundan alaminüt fotoğrafçılar, caddenin uygun bir köşesinde astıkları siyah perdenin önünde, çok kaliteli olmasa da ekonomik bir fiyattan müşterilerinin vesikalık veya hatıra fotoğrafını çekebiliyordu. 

Bunlar arasında Kırklareli Atatürk Meydanı’nda Valilik binası karşısında Hasanpaşa Caddesi’nin girişinde Mabaacı Şeref, Kahveci Çıkıkçı Hikmet ve Bakkal Makaryos’un bulunduğu alanda Ahmet Sözen alaminüt fotoğrafçılık yapıyordu. 1953 yılından 1978 yılına kadar 25 yıl boyunca üçayaklı körüklü ahşap sandıklı fotoğraf makinası ile binlerce fotoğrafı çekti, anında ve hızlı bir biçimde banyolarını yaparak fotoğraflarını sahiplerine teslim etti.

Aynı şekilde Cumhuriyet Caddesi’nde Kitapçı Ali Coşkun Yanardağoğlu’nun sırasında sokak başında duran, üçayaklı antika fotoğraf makinesi ile mesleğini yapmaya çalışan şipşak fotoğrafçı İsmail Yenibal vardı. İsmail Yenibal, Kömürcü Galip’lerin evinin bodrum katındaki çıkmaz sokağa bakan dükkânı da kullanırdı.

Paşa Cami’ye doğru çıkarken Dingiloğlu Parkı’nın karşısındaki Fotoğrafçı Mehmet ise kızının adını verdiği ‘Foto Bahar’ da faaliyetini sürdürüyordu. Fotoğrafçı Mehmet aynı zamanda çok iyi bir karakalem ressamıydı.  

O yıllarda alaminüt fotoğrafçılık ile geçimini sağlayan Büyük Cami ve Eski Çarşı Çeşmesi’nin karşısında Hüsamettin Avlan ve kardeşi Aleaddin Avlan, Çarşı Karakolu yanında Foto Felek ‘Kambur Mehmet’i de hatırlayanlar vardır. Yine Büyük Cami arkasında Avcılar Kulübü’ne giren yan sokakta ahşap bir dükkânda mesleğini yapan Fotoğrafçı Kazım bulunuyordu. 

1960’lı yıllarda Namazgâh Caddesi üzerinde Sümerbank’ a gelmeden karşı tarafta Şerafettin Şendir ‘Foto Şen’i açtı. Soyadı gibi ‘şen’ bir kişiliğe ve neşeye sahip olan Şerafettin Şendir resmi tören ve bayramlarda çektiği fotoğrafları vitrininde sergileyerek satardı.

Kırklareli ili fotoğrafçıları başta Mümin Yıldız olmak üzere, Şerafettin Şendir, Ahmet Sözen ile Babaeski’den Şükrü Doğuran ve Alâettin Kurtpulat ile muhtemelen başka fotoğrafçıların da olduğu fotoğraf camiasındaki meslektaşlar ‘Kırklareli Profesyonel Fotoğraf Sanatkârları Derneği’ adında yapılaşmaya gittiler. Çıkardıkları ana nizamname ile fotoğraf mesleğinde bulunanların haklarını koruyacak kararlar aldılar.

Zamanla teknoloji ile birlikte analog fotoğraf makineleri gelişti. Bu anlamda yeni bir tarzda fotoğraf stüdyosu açmak isteyen İhsan Özsaraç, bu sefer Belediye binasının altında ‘Foto Saray’ olarak yeni fotoğraf stüdyosunu açtı ve 1978 yılına kadar burada fotoğrafçılığını sürdürdü.

1970’li yıllarda çoğalmaya başlayan kişisel fotoğraf makinaları ile herkes kolaylıkla renkli fotoğraf çekmeye başladı. Artık fotoğrafhaneler bu kez de negatif renkli film ruloları satmaya başlayarak, otomatik film banyosu ve fotoğraf baskı işlerine yöneldiler.

‘Foto Saray’da çalışanlar aynı zamanda fotoğraf mesleğine adım atıyor, belli bir süre sonra ustalığa erişiyordu. Fotoğrafçılığı İhsan ağabeyinden öğrenen İlhan Özsaraç aynı meslekte ilerleyerek çağın gereklerine uygun modern bir fotoğraf stüdyosunu Atatürk Meydanı’nda Vilayet karşısında ‘Foto İlhan’ olarak açtı. 

Foto Saray’da yetişen bir başka fotoğrafçı ise Cengiz Kırço’ydu. 1963 yılından beri İhsan Özsaraç’ın yanında çalışan Cengiz Kırço ‘Foto Saray’ kapanınca, Arasta’nın karşısında Cumhuriyet Caddesi’nin girişinde Ayakkabıcı Cengiz Kondal’ın üst katında ‘Foto Cengiz’i açtı. 

Cengiz Kırço ‘Foto Cengiz’de üst teknoloji ekipman kullanarak Trakya Bölgesi’nde ilk defa karanlık oda kullanmadan film banyosu ve fotoğraf tabını kendi kendine yapan KIS marka dijital laboratuvar makineyi Kırklareli’nin hizmetine sundu.

Fotoğrafta dijital çağın başlamasıyla birlikte karanlık oda, banyo, tap etme bilgilerini kapsayan fotoğraf ustalığı iyice kaybolmaya başladı. Fotoğrafçılar teknolojik baskı merkezlerine dönüştü.

Eski klasik ve alaminüt fotoğrafçıların vefatı veya ekonomik sebeplerden dolayı işi bırakmaları, sonra gelen neslin kalan fotoğraf arşivlerine fazlalık veya çöp muamelesi yapması, Kırklareli tarihinde eksik olmayan sel, yangın, savaş ve göçler birçok fotoğraf, arşiv ve belgenin kaybolmasına sebep oldu.

Popüler Yayınlar