OSMANLI DEVRİNDE KIRKKILİSE MİLLETVEKİLLERİ - II EMRULLAH EFENDİ


 Ahmet Rodopman 

1908  yılında II Meşrutiyetin  kabul edilmesi ile yapılan genel seçimlerde Kırkkılise Milletvekili olarak seçilenlerdendir. 1859 yılında Lüleburgaz’ da dünyaya gelmiş, ilk ve orta öğrenimini bitirdikten sonra İstanbul’ a, Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Okulu)’nin lise ve yüksek kısmını okumaya gitmiştir. Üstün başarı ile mezun olup, ardından bir süre Yanya, Selanik ve Halep’ te öğretmenlik yaptıktan sonra Aydın’ a Maarif müdürü olarak atanmıştır. Zaman, II. Abdülhamit devri olduğu için, yazdıkları nedeniyle takibata uğramıştır. Bunun üzerine bir grup arkadaşı ile İsviçre’ ye gitmiş, orada eğitim ve öğretim üzerine araştırmalarda bulunmuştur. Daha sonra iyi niyeti nedeniyle bağışlanmış ve İstanbul’ da Millet Meclisi Maarif üyeliğine getirilerek bu konuda ilerlemesi sağlanmıştır. Babıali’ de devlet görevini sürdürürken bitmeyen çalışma azmi ve Osmanlı’ nın en büyük sorunu olarak gördüğü okur yazarlığın arttırılması sorununa değinen çalışmalar yapmıştır. İkdam adlı gazetede aydınlatıcı yazılar yazarken Osmanlı İmparatorluğun’ da ilk olarak bir ansiklopedi yazımına başlamıştır.  “Muhitil-Maârif” (Maarif Ansiklopedisi) adı verilen bu eseri tek başına ancak birinci cildini çıkarabilmiş, diğer çalışmalarından vakit kalmadığı için yarım bırakmıştır. Oysa 1902 yılında yayınladığı bu birinci cildin arkasından diğerlerini getirebilseydi, 150 yıl önce Fransa’ da Diderot’ un başlattığı Büyük Ansiklopedinin yurdumuzda da kendimize özgü bir yazılımı yapılmış olacaktı. Oldukça engin bir bilgi birikimine sahip olan Emrullah Efendi, zamanının en saygı duyulan entelektüelleri arsında yer almakta idi. Her konuda bilgisinin olması ve çalışkanlığı nedeniyle İstanbul’ dan Konya’ ya Hukuk Mektebine Müdür olarak gönderilmiştir. Gösterdiği başarılı yönetim nedeniyle 2 sene sonra tekrar İstanbul’ a Mektebi-i Sultani (Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne getirilmiştir. Oldukça kısa süren bu görevini o sırada yapılan seçimlerde, Kırkklise’ den millet vekili seçildiği için bırakmıştır. Bu arada 1908 ler de Kırklareli Halkını bir kez daha kutlamak gereğini duyuyorum. İletişimin oldukça az olduğu o günlerde böyle nitelikli bir hemşehrisini seçip başkente gönderme becerisini gösterdiği için. Emrullah Efendi’ de bu güveni hiç unutmamış Maarif Bakanı olduktan sonra da Kırklareli’ ye hala ayakta kalan onlarca eğitim ve öğretim mekanı kazandırmıştır. Okulların yanı sıra öğretmen ve meslek eğitiminin yapılacağı olanaklar sağlamıştır. Milletvekilliği döneminde iki defa Maarif Bakanlığına getirilen Emrullah efendi, şu anda bile şaşılacak kadar geniş bilgi donanımına sahip olduğu için Darülfünun (Üniversite) de önce Edebiyat sonra Felsefe ardından da Usul ve Terbiye derslerini vermeye başlamıştır.

O günlerde çok tartışılan  eğitimin nasıl ve nereden başlanması konusunda, ısrar ile ‘’Tuba Ağacı Teorisi’’ ni savunmuştur. Bu konuda özellikle Mustafa Satı Bey’ ile ters düşen Emrullah Bey, İttihat ve Terakki Fırkasının da benimsediği bu düşüncesi ile, ‘’Önce öğrenci yetiştirecek öğretmenleri en iyi şekilde yetiştirmeli, bunlarda aşağıdan gelen öğrencileri tam kapasiteli olarak eğitip , öğretmeli. Böylece çok uzun zaman geçmeden toplum iyi bir eğitim sürecinden geçmiş olacaktır’’ söylemini gerçekleştirmeye çalışmıştır. Eğitim konusunda daha pek çok noktada silinmeyecek izler bırakmıştır. Bir çok yabancı kavramlara Türkçe karşılıklar bulup kullanılmasını sağlamıştır. Orta ve Lise öğreniminde öğrenciyi düşünmeye alıştıracak matematik derslerine önem vermiş liselerde Felsefe Derslerinin okutulması konusunda yönergeler düzenlemiştir. Burada özellikle 1910 lu yıllardan başlamak üzere Felsefe Derslerini Lise sınıflarında zorunlu ders olarak okutulmaya başlanmasının üzerinden tam da 70 yıl geçtikten sonra 1980 de Kenan Evren darbesinden sonra, mantıklı bir neden gösterilmeksizin müfredattan kaldırılmasının duyulan sıkıntıların günümüzde lise ve üniversite mezunlarınca çekildiğini hissediyor ve için yanıyor. Sonra toplum neden bu hale geldi diye söyleniyoruz…

Emrullah Efendinin biyografisini yazarken her satırda şaşırıp, hayran olasım geliyor. 55 yıllık bir ömre bunca uğraşı ve başarıyı nasıl sığdırabilir bir insan diye düşünüyorum. Hiç mi boş vakit bırakmadı kendisine oturup nargilesini çekmek için? Bütün bunların yanı sıra,Maarif Meclisi İlmi Daire Başkanlığı görevini yaparken,  Türkçülük Hareketi’ nde örgütlenmenin başlangıcını oluşturan Türk Derneği’ nin kurucuları ve yöneticileri arasında bulundu. Ziya Gökalp’ in de bu derneğin çalışmalarında bulunduğu bilinmektedir.

Biyografisinin sonlarına doğru geldiğimiz Emrullah Efendi’ nin az bilinen bir anekdotunu da aktarmadan edemeyeceğim. ‘’Eğitim Felsefesi’’ çalıştığım yıllarda çokça kullandığımız ‘’ Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim’’esprisinin Emrullah Efendi’ ye ait olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Ancak onun bir çok toplantıda önemsiz konular konuşulurken gözlerini kapatıp uyuduğunu öğrenince şaşkınlığım daha da artmıştı. Uyumadığı zamanlarda ya çok faydalı düşünceler üretir, yada bu söz gibi espriler yaparak etrafındakileri neşelendirirmiş. Nereden bilecekti ki bu esprilerin 100 yıl sonra gerçek sanılacağını.

Ülkemizdeki öğretim kurumlarına isminin verildiğini görünce unutulmayıp öğrencilerin hafızalarına yerleştiği için seviniyorum. Özellikle de doğum yeri olan Lüleburgaz’ da ismini yaşatan okullarda okuyanların da çok şanslı olduğunu düşünüyorum. Bilemiyorum öğretmenliğe doyamadığım için mi Emrullah Efendiyi bu kadar seviyor ve önemsiyorum. Yoksa kentimizin yetiştirdiği önemli bir değer olduğunun bilincine vardığım için mi?

Her ne ise. Bu topraklardan da bir Emrullah Efendi geldi geçti diyerek, 14 Ağustos 1914 günü ebediyete intikal  eden değerli hemşehrimize sonsuz rahmetler dileyerek, mekanı cennet 


Popüler Yayınlar