İSMET İNÖNÜ'NÜN KAYIP BÜSTÜ NEREDE?

 Akın Güre 


Niye aylardır peşindeydim bu büstün? Belki bazi dostlarim merak ediyorlardır. Olayı ilk önce Ali Rıza Dursunkaya'nın hala bir türlü yeni baskısı yapılamayan kitabından öğrenmiştim. Ne değerli bilgiler saklıdır bu kitapta, bilseniz.(Kirklareli  Universltesinde Ali Rıza Beyin yazdiklari ve çikardiği gazete kaynak gösterilirek bir sürü çalışma yapılmış ama kitabıni genç okurlarla buluşturmak kimsenin aklına gelmemiştir!)Onlardan biri de İsmet İnönü'ye ait kayıp büst ile ilgili olanıdır. Bu beni farklı yorumlara sevk etti başından beri...Trakya'da böyle bir büst ilk olarak Kırklareli'inde açılmıştı, bu önemliydi önce. Yıl ikinci dunya harbinin başlarıydı. Sınırdan Alman ordularının top sesleri duyuluyordu. Diğer Trakya halkı gibi Kırklarelilller de şehri terk ediyorlardı. Korkuyordu herkes. Gözler İsmet İnönü'deydi. Onun Hükümetinin alacağı kararlar insanların hayatını belirleyecekti.Acaba savaşa girilecek miydi? Trakya insanı 1912 den  beri savaşmaktan yorgun, bitkin düsmüştü. Balkan Harbi bitmiş, Birinci Dünya Harbi baslamıştı. Köyler boşalmış, çocuklar babasız, kadınlar kocasız kalmışlardı. Topraklar ekilemiyordu, kıtlik, açlik insanları tehdit ediyordu. İaşe sorunu idarecileri endişelendiriyordu.  İşgallerin arkasi kesilmiyordu ayrıca. Daha 1920 yılında en son Yunan işgali yaşanmıştı, insanlar çok çile çekmişlerdi. Bu topraklar acılarla yüklü kötü anılarla doluydu. Savaştan yana olan Nazi hayranlarının uğraşlarına rağmen yönetim Almanya ile ilişkileri  dikkatli bir politika ile yönetiyor ve harbin çılgınlığından uzak kalmaya çalışıyordu. İste İnönü Büstü  bir serhat kentinde  böyle olağan üstü günlerden geçerken halkın "milli şef"lerine bir teşekkürü sayılıyordi. Bustü Kırklareli için anlamlı kılan hikaye budur. Ama hikayenin gerisi de manidardır. Bu ise Türk siyasi hayatının karakteristik ýönlerindendir. 1950 seçimlerinde tek parti rejimi bitince eski hatıralar unutulur, büst yerinden sökülerek komutanlik bahçesinin karşısındaki hapishaneye kaldırılır. Hikaye bununla kalmaz, büst orada kimsenin haberi olmaadan yıllarca bekler. Hapishane bir gün yıkılıncaya kadar...Bulanlar şimdi yaşadığımıza benzer bit şaskinlığa kapılırlar. Müze yetkilerine sorulur. Onlar önemsemezler, "koyun bir kenara, sergilenmeye değmez" derler. Ama devlet geleneği gereği bulunan şey ne olursa olsun yok edilmez, muhafaza altinda tutulur ve bir depoya konur. Yıllar geçer ve bir depodan bir depoya  taşınsa da kimse devlet malıdır diye büste bir zarar vernez,ama kimse de ne işe yarar diye sormaz! Gerisini anlatmama gerek var mı? Birilerini eleştirmek değil niyetim, olan olmuş diyorum ve şasırmiyorum aslında. Bu da küçük bir örnek nasıl olsa! Ama sorulacak sorular, yapılacak yorumlar, alınacak dersler var derseniz haklısınız. Onu da yazarim bir gün.

Popüler Yayınlar