BALKAN HARBİNİN TARİHSEL, SOSYAL VE SİYASAL DEĞERLENDİRMESİ
Ahmet Rodopman
12. Bölüm
BALKAN HARBİ – EDİRNE ve KIRKLARELİ’NİN GERİ ALINIŞI-BÜKREŞ BARIŞ ANTLAŞMASI
Her ne kadar, Bulgar ve Osmanlı kuvvetleri arasında küçük çatışmalar dışında belirgin bir çarpışma olmuyorsa da, her iki orduda bulundukları noktaları terk etmemiş, şartların tüm olumsuzluklarına karşın hep karşı tarafın yapabileceği ani bir taarruza karşı tetikte beklemişlerdir.
Bu arada İstanbul’ da beklenilmedik siyasi gelişmeler olmuş, Kamil Paşa başkanlığındaki Osmanlı Yönetiminin İstanbul’ u kurtarmak için Bulgarlara Edirne’ yi vereceği söylentileri orduyu ve halkı isyana varan karşı gelişlere itiyordu. İstanbul’ da ortamın çok gergin olduğu bu günlerde, Enver Bey ve Talat Bey başta olmak üzere bir kısım İttihat ve Terakkici subay ve galeyana gelen halk Babıali’ ye giderek bu sorunu görüşmek istemişlerdir. Ancak Sadrazam Kamil Paşa ile görüşmek istekleri ateş edilerek karşılanmıştır. Sadaret Yaveri Ohrili Nafiz Bey gelen İttihat ve Terakkicilere ateş etmiş, ancak isabet ettiremeyince kaçarken Mustafa Necip kovalayınca karşılıklı birbirlerine ateş etmişler ve her ikisi de ölmüştür. Silah sesleri duyan Harbiye Nazırı Nazım Paşa odasından çıkmış, olanları anlamaya çalışırken, gelenlere hakaret edince Enver Beylerle birlikte başbakanlığa gelen Yakup Cemil adlı kişi, arkasından yanaşarak Nazım Paşanın başına bir kurşun sıkarak ölümüne neden olmuştur. Bu sırada Sadrazam Kamil Paşanın odasına giden Enver Bey ve arkadaşları silah zoruyla Kamil Paşa’ yı istifa etmeye zorlamış ve elinden el yazısı ile aldığı istifa mektubunu vakit geçirmeksizin padişah V.Mehmet ‘ e götürerek hemen o gün onaylatmıştır. Babıali Baskını olarak tarihe geçen bu olay 23. Ocak 1912 de olmuş, ardından Mahmut Şevket Paşa hükümeti kurması için sadrazam olarak atanmıştır.
30 Mayıs 1913 günü Londra’ da imzalanan Barış Antlaşmasıyla, Edirne’ nin Bulgaristan’a bırakıldığının resmileşmesi üzerine, Osmanlı topraklarında büyük gösteriler yapılmış. Eski başkentin Bulgarların eline geçmesini kabullenemeyen halk gösteriler yapmaya başlamıştır. Bu arada Londra Barış Antlaşmasının Bulgaristan hariç hiç kimseyi memnun etmemesi üzerine, Balkanlar’ da yeni bir savaş rüzgarı esmeye başlamış, Romanya başta olmak üzere, Yunanistan, Sırbistan Osmanlı’ nın topraklarının bölüşülmesinde haklarının yenildiği iddiası ile Bulgaristan’ a savaş açmışlardır.
Yaşanılan bu günler gerçekten olağan dışı şaşırtıcı olayların olduğu, üst üste olumsuzlukların görüldüğü günlerdir. Bunlardan yeni bir tanesi de Babıali Baskınından sonra Sadrazamlığa getirilen Mahmut Şevket Paşa Beyazıt’ ta silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmiştir. Yerine bir kez daha Said Halim Paşa saderete getirilmiştir.
Beklenmedik bu koşullarda Bulgaristan Çatalca’ ya kadar gelen ordusunu Yunan sınırına çekmek zorunda kalmış, bir anda üç devletle birden savaşır hale gelmiştir. Zaten bir yıldan beri savaşmakta olan askerlerinin gerek fizik gerekse moral bakımından çökmüş olmalarından ötürü, her cephede savaşı kaybetmek üzer iken, bu durumdan faydalanmak isteyen yönetimi alan İttihat ve Terakkiciler Enver Bey komutasında Çatalca Ordusundan derledikleri birkaç birlikle Edirne’ yi almak üzere yola çıkmışlardır.
20 Temmuz 1912 günü Lüleburgaz’ ta toplanan 3 Piyade Alayı ve 2 Süvari Birliği ile Edirne’ yi geri almak amacıyla yola çıkılmış 23 Temmuz 1912 günü Edirne ve Kırklareli’ ye giren Osmanlı birlikleri her iki şehrimizi de Bulgar işgalinden kurtarmıştır. Osmanlı silahlı kuvvetlerinin denetimine giren şehirlerde ki halk yaşadıkları zor günlerin sona erişini büyük bir sevinçle karşılamışlar ve mutluluk içinde kutlamışlardır. Ardından yeniden şehirlerinin imarı ve yanıp yıkılanların tamirlerini yaparlarken acılarını, yaralarını onarmaya başlamışlardır.
Yapılan bütün savaşların sonucunda uluslar arası geçerliliği olan sonucun belirlenip, karşılıklı kabul imzalarının atılması ve geçerli sağlanması için 29 Eylül 1913 günü Bulgaristan Krallığı ile İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ila de Edirne ve Bulgaristan arasında ki sınır sonradan çok az değişiklikler yapılacak da olsa belirlenmiş ve günümüze değin gelebilmiştir.
Devam edecek