KIRKLARELİLİ BİR AYDIN, SİYASETÇİ VE CEMİYET İNSANI: DR.FUAD UMAY(3)

Akın Güre

İstanbul Antlaşması(30 Eylül 1913) ile sona eren Balkan Harbinin ülkede sebep olduğu yıkımın en önemli yönü insan kayıplarında yol açtığı korkunç sonuçlardır. Savaş meydanlarında can veren 50 bin askerin yanında 75 bin hastalıktan doğan kayıplar, 100 bin yaralı ve 115 bin esir düşmüş asker savaş yenilgisinin insani boyutunun göstergeleridir. Bu ağır yenilginin bir yansıması olan başka bir acıyı  da savaşta  babaları esir veya şehit düşmüş yetim çocuklar yaşayacaktır. Balkan savaşının sonunda Bulgar ordusundan  geri alınan  Kırkkilise'de manzara bu bakımdan çok korkunçtur. Şehirden kaçan Bulgar askerlerinin türklere yaptığı  katliamlarda öksüz kalan  çocukların kollanması, bakımları acil bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu acı olayları hatırlatmadaki gaye Balkan Harbi ve sonrasının  toplumda yarattığı derin tahribatın anlaşılmasıdır. Bu nedenle çocukların bakımını üstlenen sivil halkın da katkılarıyla kurulmuş olan yardım cemiyetlerinin ortaya çıkması çok önemlidir. Geçen yazımızda da belirtiğim Darüleytam diye adlandırlan kurumların hayata geçirilmesi bu şartlar altında  doğmuştur. 
Dr. Fuad Umay ve onun gibi fedakarlıktan kaçınmayanların yaptıkları hizmetlerin önemi bu tarihi ve sosyal çerçeveden bakıldığında daha iyi anlaşılır.  Onun Kırkklise'de çalıştığı dönemde Mutasarrıf olan Süreyya(Yiğit) Beyin önderliğinde Yayla'da Tevfik Fikret okulunun karşısında faaliyete giren ilk Darüleytam 150 yetim veya öksüz çocuğun korunmasını sağlar. Bu günlerde restorasyonu yapılmakta olan bu bina uzun süre bu amaçla kullanılır. Yine önceki yazımda da belirttiğim gibi Süreyya Bey'den sonra gelen Mutasarrıf Kemal Bey zamanında ilk Çocuk Yurdunun temelleri atıldığında da  Dr. Fuat Bey yine Kırkkilise'dedir.  
Dr. Fuat Bey sadece doktor olarak değil, ülkesini seven bir aydın olarak da örnek teşkil edecek davranışlar sergilemiş bir kişiliktir. Balkan Harbi sırasında toplumsal dayanışmanın, yardımlaşmanın gereğini yerine getirmek üzere kurulan Müdafaa-i Milliye teşkilatlarının Kırkkilise'deki yerel faaliyetlerinde görev alması bu fedakar aydın tavrının bir örneğidir. Eski bir İttihat ve Terekki'ci kimliği nedeniyle İstanbul Hükümeti tarafından sevilmese de tayin edildiği Bolu'da Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti saflarında yer alışı, daha sonra milletvekili seçilince Kurtuluş  Mücadelesinde tehlikeleri göze alarak  ön saflarda kritik görevlere talip oluşu,  bu vatan sevgisinin bir işaretdir.  Bolu Milletvekili olarak Meclis'de bulunurken bir yandan da gönüllü olarak halk sağlığı için yaptığı uğraşılar, muhtaç çocukların yardımına koşması, çocuk sağlığı ve eğitimi için verdiği mücadele hayatı boyunca devam edecek öncelikli işlerdir. 
Sizlere tanıtmaya çalıştığım böylesine önemli bir kişinin hayat hikayesi,  bir bakıma bu şehrin hafızasını oluşturan hatıraların, olayların ve içinde yer alan tarihi varlıkların bir  anlatımıdır aynı zamanda. Şehirde dolaşırken hala geçmişin bu anlamdaki  izlerine rastlayabileceğimiz mekanlarda, binaların arasında gezinirken bu anlatılanları bir kez  daha gözünüzde canlandırmanızı isterim. 
Yayla'ya çıkarken Şimdiki Polis Karakolu'na gelmezden soldaki sokağın  adı Dr. Fuad Umay'dır. Bu yolda bir süre yürüyünce karşınıza eski Çocuk Esirgeme Kurumu binası çıkacaktır. Kemal Bey zamanında temeli atılan, 1944 yılında ise Dr. Fuat Umay'ın başkanlığı döneminde açılışı yapılan Çocuk Esirgeme Kurumu Yuvası olarak açılan bina burasıdır ve halen Huzur evi olarak kullanılmaktadır. Bu sokağa sapmadan Yayla Meydanı'na doğru yürümeye devam ederseniz gördüğünüz Şimdi müze olan yer Türk Ocağı Binası olarak bilinir.  Bu bina da yeni yerine taşınıncaya kadar  bir süre Çocuk Yuvası olarak kullanılır. Meydana gelindiğinde, yangından sonra eski haline döndürülmeye çalışılan talihsiz eski Lise Binasının (Vali Faik Üstün İlkokulu) yanından geçince parkın sağında kalan, şu anda restorasyonu devam eden iki katlı bir binayla karşılaşırsınız. Burası da Mutasarrıf Süreyya Bey'in açtığı, bir zamanlar  müzik okulu olarak kullanılmış Darüleytam binası, yani günümüz türkçesiyle  adı Yetimler Yurdu olan yerdir.
 Bunları niye hatırlatıyorum?  Bu topraklarda doğup da ilkokuldan başlayarak eğitimi bitinceye kadar gözünü yaşadığı yerlerden ayırmamış bir genç doktorun heyacanını düşünün. Ona 1934 yılında soyadı kanunu çıktığında Umay soyadını veren Mustafa Kemal Atatürk'ün kendisine duyduğu güvenin temelinde bu genç insanın gönlündeki çocuk sevgisi, gösterdiği fedakarlıkları  vardır. Ona "Çocuklara yardım eden kutsal ruh" anlamına gelen Umay soyadının boşuna verilmediğini bir kere daha hatırlayın. 
Bundan sonra anlatacaklarım için merakınızı artırabildim mi bilmiyorum ama Dr. Fuat Umay için anlatacaklarım daha bitmedi. Onu anmak, yaptıklarından dersler çıkatmak, günümüzde hala gündemini koruyan "çocuk meselesini" çok yönlü olarak ele alıp, düşünmek için böyle bir hatırlamanın anlamlı olacağını sanıyorum. Bilmiyorum, siz ne diyorsunuz?

Kaynaklar:

- Ali Rıza Dursunkaya, KIRKLARELİ VİLÂYETİNİ TARİH, COĞRAFYA, KÜLTÜR VE ESKİ  ESERLERİ YÖNÜNDEN TETKİK, 1948.
- Ahmet Özbek, BALKAN SAVAŞLARINDA KIRKLARELİ (KIRKKİLİSE), Kırklareli Üniversitesi, Temmuz 2018.
- Burcu DENİZ, DR. FUAD UMAY VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU FAALİYETLERİ, Kırklareli Üniversitesi, Temmuz 2019.

Popüler Yayınlar