KIRKLARELİ’ DEN PORTRELER REFET RODOPLU YOLU KIRKLARELİ İLE KESİŞEN ÇOK YÖNLÜ BİR BALKANLI
Ahmet Rodopman
Çocukluğumda evimizin penceresin de otururken ağır ağır yürüyen, beyaz saçlı iyi giyimli, nazik ve sakin bir kişiydi geçen evimizin önünden. Karşılaştığı kişilere selam verişi, biz çocuklara davranışları oldukça saygı duyulacak şekilde idi. Bir gün babam eve bu kişi ile konuşarak geldiğinde sormuştum. Kim bu arkadaşın diye ? ‘’Çok iyi, bilgili bir kişidir, Bulgaristan’ da öğretmendi. Buraya gelince Bucak müdürü oldu’’ demişti. Bizim evimizin biraz ilerisinde oturduğunu sonradan oğlu ile arkadaş olduğumuzda öğrenmiştim. Ahmet Rodoplu benden bir, iki yaş daha büyüktü ama liseyi bitirinceye kadar güzel bir arkadaşlık yapmıştık. Oldukça genç yaşlarında hayata veda ettiği haberini alınca çok üzülmüştüm.
Arkadaşımın babası olan Ahmet Refet Rodoplu’ yu ‘’Kırklareli ile yolları Kesişenler’’ bölümümüzde anlatmak ve bilmeyenlere hatırlatmak istedim. Kendisinden önce rahmetli babası Svilengrad (Mustafa Paşa), ve Eğri Dere Müftüsünü anlatırsam sanırım nasıl bir aile ile tanıştığınızı daha iyi anlayacaksınız umarım ki.
Re’ fet olarak bildiğimiz (asıl adı Ahmet olan Refet Rodoplu, gazetecilik yaparken takma ad olarak Re’fet adını kullanmıştır. Re’ fet, sözlük anlamı olarak merhamet, acımak, yüce gibi anlamları içerir) Re’ fet Rodoplu' nun babası Balkan Savaşları sırasında (1912-1913) bütün Kırcaali ve Rodoplar bölgesinde tanınan ve sevilen bir din ve hukuk adamıdır. Halkın tüm sorunlarını en hakkaniyetli şekilde hallettiği için, herkesin güvenini sağlamıştır. Benim kayın validem ile komşuluk yaptığı o zamanlarda, anlattığına göre kız kaçırmaların da bile, gelin olacak kız için en emniyetli yer olarak Hasan Vehbi Rodoplu hocanın evi görüldüğü için düğüne kadar müftünün evinde misafir edilirmiş.Bölgesinde sözüne güvenilir ve inanılan bir kişi olarak nam salmış. Balkan Savaşları sırasında Osmanlının çektiği sıkıntıları görüp, yardımcı olmak için halktan para toplanmaya çalışılmış. Çarpışan askerlere destek olmak üzere toplanan sarı liralar 2 heybe dolusu yaklaşık 30 kilo civarında olmuş. Etraf Bulgar çetecileri ile dolu olduğu için 125 kilometre kadar yolu salimen geçmesi ve altınların eksiksiz teslim edilmesi için halk en güvendiği kişi olarak Hasan Vehbi Hocayı uygun bulmuş. Müftü etrafından helallik alıp çok tehlikeli olan bu yola tek başına katırına altınlar yükleyerek çıkmış. Bildiği patika yollardan, dikkatlice geçerek güç bela Gümülcine’ deki Türk Elçiliğine gelmiş.. Ancak oradaki büyükelçi, bu kadar parayı almaktan çekinmiş olacak ki, burası artık Bulgaristan sınırları içinde sen bu altınları Sofya’ daki Türk Elçiliğine götür diyerek, müftüyü bir haftada geldiği yoldan geri göndermiş. Aç susuz yola çıkan Hasan Vehbi Hoca oldukça zahmetli bir yolculuktan sonra Sofya’ ya varıp o sırada Sofya’ da sefir olan,Fethi Okyar’ a altınları eksiksiz teslim ederken odaya sefarette askeri ateşe olarak bulunan kolağası(yarbay) genç bir Türk subayı girer. Fethi Okyar durumu anlatınca gözleri dolan ve müftüye sarılan subayın ağzından şu kelimeler dökülür. – ‘’Böyle evlatlara sahip bir milletin arkası hiç bir zaman yere gelmez. Der. İşte o subay, Mustafa Kemal’ dir.
Millete inancı hiç eksilmeyen Mustafa Kemal Atatürk uzun yıllar sürecek milletini kurtaracak savaşlara girip, muzaffer bir şekilde çıkıp, bizlere Türkiye Cumhuriyetini emanet ederken Bulgaristan’ da kalan Türk soydaşlarımız da tüm zorluklara göğüs gererek varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır.
Biz tekrar Ahmet Re’ fet Rodoplu’ ya dönecek olursak, 1901 yılında Eğri Dere’ de doğmuştur. Babası Svelingrad’ da müftü iken ilk öğrenimini burada bitirmiştir. Ardından Eğri Dereye gelen ailesinin yanında Türk Rüştiyesini, Plovdiv’ de de İdadiyi(Bulgar Lisesi) bitiriyor. Birinci dünya Savaşının sürdüğü o yıllarda eğitimine devam edemiyor ama okumayı, öğrenmeyi çok seven bir kişi olarak kendisini geliştiriyor. Kırcaali Türk Rüştiyesinde öğretmen olarak ders vermeye başlıyor. Daha sonra ayni okulda müdür olup görevine devam ediyor. Bu arada değişik yayın organlarında etkili fikir yazıları yazıyor. Özellikle Bulgaristan Türk azınlığının hakları ve kültürel gelişmesi için yazdığı yazılardan Bulgar yönetimi rahatsız olup, hakkında idam cezası verilmesi nedeni ile, ailesi ile birlikte 1933 yılında Türkiye’ ye göç etmek zorunda kalıyorlar..
Kıklareli’ ye gelen Ahmet Re’ fet bey Babaeski ve Lüleburgaz yörelerinde bucak müdürlüğü, kaymakam vekilliği, Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı sırada da sürekli gazete ve dergilerde yazılarını yazmıştır. Emekli olduktan sonra İstanbul Bakırköy’ e taşınan yazarımız burada sosyal sorumluluğu nedeni ile boş durmamış değişik dernek ve cemiyetlerin yardım çalışmalarına katılmıştır. Rodop-Tuna Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Onursal Başkanlığını ömrünün sonuna değin yapmıştır.Bunun yanında Halk Evleri Derneği, Mustafa Kemal Derneği, Türk Basın Birliğinde aktif olarak çalışmıştır. Türkiye’ ye geldikten sonra başlıca, Trakya’ da Yeşilyurt, Edirne Postası, Batı Trakya, Önder, Hür Fikir,Yeni Fikir, Ulus, Vize Postası, Anayurt, Birlik, Özdilek gibi gazete ve dergilerde sürekli yazılar yazmıştır. Pek bilinmeyen bir özelliği ise Türkiye’ de Esperanto dilinin gelişip, yaygınlaşmasında büyük hizmetleri olmuş, üzerinde ilginç çalışmalar yapmıştır. Değişik zamanlarda yazıp bastırdığı 10 a yakın kitabı bulunan Ahmet Re’ fet Rodoplu Türk ulusuna gazeteci, yazar, idareci ve sivil toplum çalışanı olarak 59 yıl aralıksız hizmet etmiş olup 10 Nisan 1984 yılında İstanbul’da hakkın rahmetine kavuşarak toprağa verilmiştir.