KOCAHIDIR İLK ÖĞRETİM OKULU KIRKLARELİ’ NİN SON KALAN TARİHİ VE EN ANLAMLI BİNASI



 Ahmet Rodopman 

Belki bir çoğumuzun her gün defalarca önünden geçtiği, belki içimizden bir kısmının ilk okul yıllarını yaşadığı Kırklareli’ nin tarihi ve en anlamlı binasından söz etmek istiyorum. Taşıdığı ismin özelliği olduğu gibi, 115 yıllık hizmeti, şahitlik ettiği önemli tarihi olayların ve kişilerin gelip geçtiği bu bina artık Kırklareli halkından acil ilgi ve alaka bekliyor.

Ne yazık ki kentimiz tarihi eserlerden, öğünebileceğimiz görkemli eski binalarımız açısından oldukça şanssız. Ardı ardına  yaşanan işgal, yangın ve yağmaların ardından geride kalan az sayıdaki eserlere de yeteri kadar sahip çıkılamayıp göz göre göre kaybetmemizden dolayı sanırım çoğumuz üzgünüz. Ayakta kalan iki elin parmakları kadar olmayan tarihi yapılarımızı, henüz zamanın yok ediciliğine kaptırmadan değerlerinin bilinmesi gerektiği düşüncesindeyim.  Yoksa elimizde kalan eski resimlere ve sayın Nurdan Özten Güven’ in fotoğraflarını çekip, yağlı boya ile yaptığı resimlere bakıp   kentimizin tarihi ve otantik binalarını seyredebileceğiz. 

Çok değil sadece son 50 yıllık bir süreçte Kırklareli’ ye her gelişimde betonlaşma sevdasına kaptırılmış onlarca binayı anımsıyorum. En çok acıdıklarımın başında da Ziraat Bankasının karşı sırasında Rahmetli Doktor Mehmet Can Yeniley ve Bedriye öğretmenin evleri geliyor. O caddede nadide bir biblo gibi duran o evin yok edilişine hala yanıyorum. Ara sıra gördüğüm Kırklareli ile ilgili rüyalarımda yakında yine benimle beraberdi. Onun gibi daha niceleri.

Kırklareli’ ye son gelişlerimde Kocahıdır İlköğretim Okulu’ nun önünden geçerken yine hüzün kapladı benliğimi. Cıvıl cıvıl çocukların koşturduğu bahçe, merdivenler sessiz, camlarında asılı Türk bayrakları ve perdeler sökülmüş, sanki yorgun oldukça da kırgın gibi baktı bana. Benimde gözlerim balkonunda efsane müdürümüz Rahmetli İlhan Berkmen’ i aradı durdu. Sonradan okul olarak boşaltılmış bir başka devlet kurumunca kullanıldığını söylediler. Ama o koskoca bina , ile vedalaşırken ‘’Beni Yaz’’ diye seslenişini duyumsadım arkamdan.

Ve oturup yazmaya başladım işte Kırklareli’ nin medar-ı iftiharı (övünme sebebi) Kocahıdır Okulunu. Tarihler 1904 yılını gösterirken henüz 26 yıl önce bir acı tufan gibi gelip geçen 93 savaşının işgal yılları, ardında yanıp, yıkılmış bir harabe şehir bırakmıştır. Zaman, II. Abdülhamid’ in eğitim seferberliğine başladığı yıllardır. Kırklareli’ de henüz yeni başlayan okullaşma faaliyetleri kesintiye uğramış, okul binaları kullanılmaz hale gelmiştir. O günlerin Kırklareli Mutasarrıfı Galip Paşa, yerleşim merkezindeki bütün okulları birleştirip, çok dershaneli modern bir okul binası yaptırmaya kolları sıvamıştır. Şehir merkezi sayılacak bir yerde arazisi saptanır, İstanbul yönetiminden gereken harcamalar için paralar gelmesine karşın, inşaatın çabuk bitirilmesini sağlayacak ek paraların yardım kurumlarından, yerli halkın bağışlarından ve büyük miktarda da Hacı Hasan Ağa Vakfından gelmesi planlanmış ve yola çıkılmıştır. Kısa denilebilecek bir süre olan 2 yıl içinde inşaat bitmiş, 1906 öğrenim yılına yetiştirilmiştir. O yıllarda adet olduğu üzere padişahın adı konulmuştur. Okulun ilk müdürlüğüne Fahrettin Bey getirilmiştir. Hamidiye Okulu olarak açılan okul, daha sonraki yıllarda Mutasarrıf Süreyya Bey tarafından ismi değiştirilip, Varna Savaşı kahramanı Kocahıdır’ ın adı verilerek günümüze değin gelmiştir.

Bu arada Koca Hıdır’ dan söz etmek gerekirse. Avrupa’ ya geçen Osmanlı’ ların devşirmelerden en iyilerini seçip yetiştirdikleri padişahın has askerlerindendir. II. Murat’ ın Haçlılar ile 1444  yılında yaptığı Varna Savaşı’ nda gösterdiği cesaret ve kahramanlığı ile tanınmıştır. Macar Kralı Hunyadi Yanoş’ un atını düşürerek, Osmanlı ordusunun yenilmesini önlemiş, ve kralı öldürmüştür. Bu kahramanlığı nedeniyle adı çok ünlenmiş, ordunun Edirne’ ye  Kırklalareli üzerinden dönüşünde de yöre halkı tarafından çok sevilmiş ve gerek Kırklareli’ de gerekse Edirne’ da bazı yerleşim yerlerine adı verilmiştir. Özellikle Kırklareli’ de yiğitlikleri dilden dile dolaşmış, aradan 500 yıla yakın zaman geçmiş olmasına karşın adı bir okula verilecek kadar unutulmamıştır.

Kocahıdır Okulunun tarihe tanıklığı 1912 yılında Balkan Harbi sırasında Bulgar ordusunun komuta merkezi olması ile başlamıştır. Çok acı hatıralarla dolu geçen 1912 ve 1913 yılları boyunca bir çok mezalimlikler görmüş. II. Balkan Savaşı sonucunda yapılan antlaşma ile Bulgar işgali sona ermiştir. Ancak bina okul olarak değil de ayakta kalan nadir binalardan olması nedeniyle farklı amaçlar için kullanılmıştır. Genellikle İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Partilerinin yönetim ve toplantı yeri olarak hizmet vermiştir. I. Dünya Savaşı sırasında değişik devlet dairelerince kullanılmıştır. Özellikle 1920 yılından sonra bütün yurtta başlayan ulusal kurtuluş hareketleri, Kırklareli’ de de bu tarihi binanın salonlarında yapılan Trakya-Paşaeli  Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin toplantıları ile ses getirmeye başlamıştır. Direniş hazırlıkları, Ankara Hükumetine bağlılıkla, cephelere asker ve mühimmat sevklerinin kararları hep bu duvarlarda yankılanmıştır. Hatta Kırklareli Yunan Kuvvetlerince işgal edilmeden önce Kuvayi Milliye’ nin Kırklareli yöneticilerinden bir bölümü Yunalıların ellerine geçmesin diye bütün evrakları yakmış ve burada vedalaşarak Dereköy üzerinden Bulgaristan’ a geçmişlerdir. Zorlu geçen bu iki yılın ardından, işgal bitince evlerine dönüp, işlerinin başına geçmişlerdir.

Savaş sonrasında Trakya’ yı işgal eden Yunan Kuvvetleri tarafından Komutanlık Merkezi olarak kullanılmıştır. Binada Divanı Harp kurulmuş ve pek çok yerli halk evladı suçlanarak ağır cezalara çarptırılmıştır. İki yıl kadar süren bu işgal sırasın yaşanan acılı günler ve işkencelerle çıkan feryatlar nihayet sona ermiş. 10 Kasım 1922 yılında Pınarhisar yönünden gelen Türk askerlerinin balkonda ki Yunan bayrağını indirmesi ile Okul binası da, sevgili Kırklareli’ miz de düşman işgalinden kurtulmuştur.

Ama hala çocuklar okullarına, okul sıraları da öğrencilerine kavuşamamıştır. İşgal sırasında Eski Hükümet Binası yandığı için bir süre ilk hükümet merkezi olarak hizmet etmiş, bir takım hükümet işleri buradan yürütülmüştür. Ardından İstasyona gidilen yol üzerinde yapılan yeni hükümet binasına geçilmiştir. Kırklareli’ nin düşman işgalinden kurtuluşunun bir simgesi haline gelen Kocahıdır Okulu 1970 li yıllara kadar Kurtuluş Bayramlarının kutlandığı yer ve bina olarak kalmıştır. Yine böyle bir bayram günü olan, 1938 yılının 10 Kasım’ ın da halk okulun önünde toplandığı sabah vali tarafından o en acı ölüm haberi yurttaşlara duyurulmuş, bayrama gelenler Atalarının ölüm haberini alınca hıçkırıklar içinde toplantıyı terk edip evlerine dağılmışlar. 

Okulumuz 82 yıl acı tatlı bir dolu hatıralarla ve nitelikli öğretmenleri, çalışkan öğrencileri ile dolup taşmış, Kırklareli’ nin nadide bir eğitim yuvası olarak kalplere ve beyinlere yerleşmiştir. 1990 yılında da Tarihi eser olarak kabul edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Bir masal gibi anlattığım geçen bu 115 yılın sonunda, bende isterdim ki bir masalı bittirir gibi ;’’Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine’’ diyebileyim . Ama olmuyor işte.  Bunlar bir masal olmadığı gibi, Kocahıdır okulu da bir masal kahramanı değil. Büyük ve çok anlamlı bir gerçek olarak yanı başımızda kentimizin tam da ortasında duruyor. Hepimize sesleniyor.    ‘’ Ben size 115 yıl hizmet ettim. Acı tatlı onca yıl birlikte göğüs gerdik her şeye, şimdi beni böyle yıkılıp yok olmaya bırakmayın.’’

Bence de bırakmayalım, Türkiye çapında takip ettiğim Yerel Tarih Çalışmaları içinde böylesi tarihi değeri yüksek, anı olmuş, anıt olmuş binalar çok güzel onarılıp, faydalı bir şekilde değerlendiriliyor. Neden okulumuz kentimizde bir kültür binası olarak yapılandırıl masın? O geniş salonlarında değişik alanlarda özgün konulu sergiler, kentimizi değerlerini yansıtan andaçlar, Yerel Basın  Koleksiyonları, Kentimizin Yetiştirdiği Değerlerin sergilenmesi, Bir hayli zengin olan Halk Bilim öğeleri, Folklorik değerler gibi, gibi neden olmasın?

Belki de ben çok saf ve samimi düşünüyorum da, benim gibi düşünen küçük bir azınlık var kentimde. Çoğunluk ise yıkılsın da yerine çok katlı güzel bir AVM yapılsın diyordur. İsmi de yabancı olsun. Havalı olur diye düşünüyordur. Bilemiyorum ki.

Sanırım nu konuda da yerel sivil toplum kuruluşlarına, bilinçli ve duyarlı üyelerine ve yöneticilerine çok iş düşlüyor. 

Popüler Yayınlar