KIRKLARELİ’ NİN KURTULUŞ GÜNÜ :10 KASIM 1922 ve ATATÜRK’ ÜN ÖLÜMÜ


 Ahmet Rodopman 

Kırklareli tarihinde net olarak belirlenemeyenlerin başında şehrin ilk feth ediliş tarihi gelmektedir. I. Murat zamanında başlayan Bizans’ ın Avrupa’ daki topraklarının ele geçirilmesi 1360 yılından 1369 yılına değin sürdüğü belirtilmektedir. Kırklareli’ nin bir çok belgede 1361 yılında Osmanlı topraklarına katılmış olmasına karşın, aynı yıl içinde Bulgar kuvvetlerince işgal edilmiş olduğu belirtilmektedir. Değişik yayınlarda Kırklareli’ nin tekrar alınmasının  tarihini 1363, 1365, 1366 hatta 1369 olarak   verildiği görülmektedir. Genel olarak tarihçiler 1363 yılında anlaşmış durumdadırlar.

Günümüzden yaklaşık 650 yıl önceleri olan bu tarihlerdeki değişiklikleri bir ölçüde o yıllarda tutulan kayıtların yetersizliklerine bağlayalım. Ancak daha üzerinden 100 yıl geçmemiş olan Kırklareli’ nin Yunan  işgalinden kurtuluş gününün şimdiye kadar 3 kez değiştirilmesini anlamış değilim henüz.

Hepimizin bildiği gibi I. Dünya Savaşı biterken Osmanlı İmparatorluğunun ve birlikte savaştıkları İttifak Devletleri(Almanya. Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan) yenilerek Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kalmışlardır.  İmzalanan bu Ateşkes antlaşmasının sonrasından gelen  Sevr Antlaşması kapsamında Osmanlı İmparatorluğunun paylaşılma süreci başlamış oluyordu.  Bu antlaşma çerçevesinde İngiltere ve Fransa’ nın onaylaması ile Yunanlılar  Doğu Trakya’ya girerek Edirne, Kırklareli ile Tekirdağ şehir merkezlerini, ilçelerini, köylerini işgal etmeye başlamışlardır. Yunan silahlı kuvvetlerinin Kırklareli işgali 23 Temmuz 1920 tarihinde olup, 2 yıl boyunca zulmün her türlüsü tüm şiddeti ile ile sürmüştür. Bu yıllarda yaşanılanlar değerli yazarlarımızca roman, öykü ve anılar şeklinde yayınlanmışlardır.

     Ulusal Kurtuluş Savaşlarımız yapılmış, Türk Silahlı Kuvvetleri  Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde düşmanlarımızı yenip, yurdumuzdan kovduktan sonra Ankara Hükümetinden, önce Ateşkes Antlaşması yapılması istenmiştir. Mudanya’ da yapılan bu Antlaşma ile 15 Ekim 1922 gecesinden itibaren  işgal güçlerinin topraklarımızı derhal terk etmeleri kararlaştırılmıştır. Araya Fransa girerek, Yunanlı’ ların iki yıl boyunca yaptıkları kötülükleri bildiklerinden, özgürlüklerini kazanmış olan Türk halkının Yunanlı askerlere ve Yunan kökenli insanlara  zarar vermesini önlemek için önce işgal bölgelerindeki yönetimi Fransızların almasını, Türk Askeri Güçlerinin daha sonra gelip yerleşim yerlerini Fransızlardan teslim almasını sağlamışlardır. Teslimat anlaşmaları her yerleşim bölgesi için belirlenmiştir. 1 Kasım 1922 tarihinde Çorlu’ dan başlayan bu devir 27 Kasım 1922  tarihinde Lalapaşa’ nın  alınması ile tamamlanmıştır. Yapılan bu uluslar arası antlaşmaya göre 10 Kasım 1922  günü Kırklareli Fransızlar’ dan teslim alınmak üzere hazırlıkların başlamasına karar verilmiştir. Bu kararla birlikte 2 yıl 3 ay 14 gün süren Yunan İşgalinin sona erdiği haberi bütün Trakya’ nın olduğu gibi Kırklareli halkının da çektiği hicranlı  günlerin bitmesi demek olduğu için tarifsiz bir sevinci yaşamalarına neden olmuştur.

O günleri bizzat yaşayanlardan dinleyip kitaplarında yazan değerli yazarımız Merhum Nazif Karaçam’ ın yazdıklarında okuyacak olursak; ‘’ Türk birlikleri şehre Kurtuluş Caddesinden(Eski İstanbul Yolu)Nusret Somay, Abdülkadir Konday gibi komutanlarla gece saat 22.00-23.00 sularında girdiler. 10 Kasım günü Kocahıdır İlkokulu’ na Türk Bayrağı çekildi. Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetiminde ilk Hükümet Merkezi oldu. İsmet Sırrı Gür de yeni Türkiye’ nin ilk Kırklareli Mutasarrıfı olmuştu. O gün Kırklareli’ de yeni doğan çocuklara MUSTAFA KEMAL ve ZAFER adları verildi’’.

16 yıl boyunca da Kurtuluş Bayramı Pınarhisar yolu tarafından gaziler ve milislerin ardından gelen şanlı ordumuzun askerlerinin temsili gelişleri ve okulun balkonuna Türk Bayrağının çekilmesi ile başlayıp coşku içinde kutlanmıştır.

Ta ki 1938 yılana değin. O yılı ve o sabahı bizzat yaşayan sevgili anneciğim rahmetli Bahriye Rodopman’ ın defalarca anlattıklarından aktarmak istiyorum. ‘’ 18 yaşında idim. Hüseyin(Rahmetli Babam) ile yeni nişanlanmıştık. Özene bezene giyinip, süslendikten sonra, birlikte Kocahıdır ilkokulunun önüne geldik. Tıklım tıklım insan doluydu. Okullardan öğrenciler, kadınlar, erkekler, ellerinde bayraklar olan küçük çocuklar. Askerler, polisler, memurlar bütün Kırklareli  hatta köylerden bile gelenler bekleşiyorduk. Epey zaman geçti insanlar sabırsızlanmaya başladı. Şimdiye kadar hiç bir sene böyle gecikmenin olmaması herkeste bir tedirginlik yarattı. Farklı bir şeylerin olduğu düşünülüyordu. En sonunda Vali bey çıktı ve ağlayarak kötü haberi verdi. Bütün bekleyenlerin sesli ve boğuk boğuk ağlayış seslerini hiç unutamayacağım. Çoğu kişi Atatürk’ ün ölümüyle her şeyin bittiğini, hatta yaşamamızın bile mümkün olamayacağını konuşuyordu.  Herkes donmuş gibi olduğu yerden ayrılamıyor, adeta Atasının ölümüne inanamıyordu. Neden sonra, ağlaya ağlaya evlerimize dağılmaya başladık. Herkes bir birine ‘’Şimdi ne olacak diye soruyordu’’.Ne yalan söyleyeyim, o ilk şoku atlattıktan sonra bende  ‘’Artık bundan sonra evlenemeyiz herhalde’’ diye düşünmeye başladım. Artık her şey bitmişti herkesin gözünde.’’

İşte o yıl böyle bir hüzünlü kutlanamayan gün olarak geçmiş oldu tarihe. Tabii çok kısa bir zamanda halkın ilk şaşkınlıkları geçip mantıklı düşünmeye başlanınca hayat kaldığı yerden yeniden başlamış oldu. Ve o zamanki yöneticiler o günkü koşullarda Kurtuluş gününü bir gün önceye alarak 9 Kasım’ ın  Kurtuluş Bayram’ ı  olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Bu kararı alırlarken, Silahlı Kuvvetlerimizin Komutanları ile 9 Kasım gecesi Kırklareli’ ye gelmelerini göz önüne aldıklarını sanıyorum.

Ve uzun yıllar böyle geçti. Bizlerin Kırklareli’ deki öğrencilik yıllarımızda hep böyle kutladık Kurtuluş Bayramımızı hep ayni yerde ve marşlarla yürüyerek ve büyük bir coşku ile yapılan söylevleri dinleyerek. Ertesi günde okullarımızda, resmi dairelerde sakin ve yeis içinde Atamızın ölmüş olmasına karşın, fikirlerinin, ilkelerinin ve Türkiye Cumhuriyetinin hiç sönmeyeceğine, söndürülmeyeceğine ant içerek anmıştık. Sanıyorum yine her yıl 10 Kasım’ lar da  Atamız ve ilkeleri aynı şekilde anılıyor ve anısı önünde saygı ile eğiliyoruzdur.

Uzun bir süre de bu şekilde yapılan anma ve kutlamalar1990 lı yılların sonuna doğru değiştirilerek, sabahtan Atatürk’ ün anılması, öğlenden sonra Kurtuluş Bayramı etkinliklerinin yapılması şekline getirilmiştir. 2019 yılından itibaren de Belediye Meclisinin aldığı kararla Kırklareli Kurtuluş günü 11 Kasım olarak değiştirilmiştir.

Bu konuda benim kişisel görüşüm, Tarihi olayların belirli bir kronolojilerinin olduğunun bilincinde olunarak takvimlerde ki yerlerinin istenildiği gibi değiştirilmesinin yolu açılmamalı. Gelecekte yaşayacak olan nesillerin canlarını sıkacak bir noktaya gelinmemeli. Feth edildiği yılda henüz uzlaşılamayan şehrimizin hiç olmazsa son olduğuna inandığımız işgalinden kurtuluşunun tarihinin doğru olarak saptayıp uygulanmasına özen gösterilmelidir diyerek tüm KIRKLARELİ’ LİLERİN KURTULUŞ  BAYRAMLARINI KUTLARIM.

Her şeyimizi borçlu olduğumuz Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ ümüz. Aramızdan ayrılışının 83. Yılında da ilk günkü gibi ilkelerine ve miras bıraktığın  Cumhuriyetin kazanımlarına bağlılığımızı bir kez daha yineleyebilmenin onurunu yaşıyoruz. Saygı ve özlemle anıyoruz. Ruhun şad olsun. Rahat uyu Atam...

Popüler Yayınlar