100 YIL ÖNCEKİ BİR FOTOĞRAFININ HATIRLATTIKLARI
Ahmet Rodopman
Değerli arkadaşım Mehmet Akın Güre’ nin ‘’Hatırlamalısın Kırklareli’’ grubunun fotoğrafını değiştirdiğini gördüğümden beri, oturup bir şeyler yazmak istedim durdum. Bir türlü fırsat olmadı bitirip yayınlamaya. Bugün kendime söz verdim bitireceğim diye. Bu fotoğrafı yıllar önce ilk gördüğümde çok iyi yorumlayamamış, zaman ve mekan karmaşası içinde kalmıştım. Bence hala Kırklareli’ nin bir hayli eski olmasına karşın en güzel fotoğraflarından biridir. Fotoğrafın ait olduğu yıl oldukça tartışma yaratmışsa da, yaşanılan olayların kronolojisine bakılınca, söz konusu fotoğrafın 1928 ile1930 lu yılların başlarında çekilmiş olması ağırlık kazanıyor. Eski fotoğrafları yorumlamanın keyfi, definecinin hazine bulmasında daha fazladır demişti bu konuda uzman olan bir üstadım. Bunun içinde yer ve konu ile ilgili önce etraflıca bilgiye gereksinim olduğunu da ilave etmişti. Bu fotoğrafla başlayıp nerelere değin gidebileceğimizi hep birlikte görelim.
1 - Büyük Cami’ nin minaresi yarıya kadar yıkılmış. Tarihi bilgilerimiz bize 1912 Balkan Savaşında Bulgar güçleri tarafından top ateşi ile yıkıldığı bilgisini veriyor. Ve o yıllara ait bilinenlerden bir süre bu şekilde yıkık kaldığını anlıyoruz. Harptan sonra Kırklareli’ ye tekrar dönüşler, kıtlık ve yoksulluklarla geçen iki, üç yılın ardından I. Dünya Savaşı ve sonrasında Yunan İşgali derken tarih 1922 yi gösteriyor. Minareni onarımı 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kurulup, kendini toplayıncaya kadar da epey bir zaman geçiyor. Bu da 1930 ları buluyor.
2 - Bugün bir kısmı istimlak edilmiş, küçültülmüş olsa da, görünen ve kısmen ağaçlandırılmış büyük boş alan Kırklareli’ nin en merkezi yeri olan, Şevket Dingiloğlu Parkı. Peki her taraf evler ve dükkanlarla dolu iken burası nasıl bu kadar bol kalmış olabilir? Bunun oldukça uzun bir hikayesi var. Bu hikayeyi uzun uzadıya bir başka konuda anlatmaya çalışacağız. Ama her yerleşik yerin çok tanınmış, çok zengin, bunun içinde çok ünlü kişileri vardır ya. İşte 1870 ler den başlayarak Kırklareli’ nin de en meşhurlarından Rum asıllı Macaraki’ lerin Trakya’ nın olduğu gibi, Kırklareli’ nin de çeşitli yerlerinde çok sayıda taşınmaz mal varlığı bulunmaktadır. Macaraki ayni zamanda Avusturya Konsolos Vekili olması nedeniylede, pek çok yasal imtiyaza sahip bulunmaktaydı. Bu nedenle de çok farklı alanlarda ve olaylarda ismi geçmektedir. Bu büyük alanda , Bulgaristan, Romanya, Eflak, Boğdan ve Kırım’ a kadar giden yolun belli başlı konaklama yeri olan Menzil Hanı bulunmaktadır. Diğer küçük yol hanlarında bir, iki gece kalan kervanlar ve yolcular burada haftalarca kalabilirler, tüccarlar alış verişlerini yapar , mallarını yükler giderlermiş. Resimde parkın önünden geçen yolun altından o zamanlar açıktan akan dere geçmekte imiş, sonradan kapatılarak yol ve meydan yapılmış, Derenin hemen kenarında şimdi Yapı Kredi Bankasının olduğu köşeye doğru eski hamamlar bulunmaktadır. Hemen meydanın karşısında da camii ve çeşme, onun yanında ise Arasta ve diğer dükkanların bulunduğu bu şehir merkezi o yıllardan beri önemli bir kavşak noktası olmuştur.
Gerek ailesi, gerekse kendisi bile başlı başına birkaç konuda anlatılacak olan Muhittin Bey burada karşımıza çıkıyor. Ailesi Kırımdan gelen Trakya’nın en zengin ailelerinden Şair Mehmet Tevfik Bey Baba nın torunu, Şair Servet Bey Baba’ nın oğlu olan Muhittin Özenbaş 1915 yılında Kırklareli belediye başkanı oluyor. İyi yetişmiş, Mülkiyede okumuş olan Muhittin Özenbaş zorlu uğraşlar vererek Macaraki’ nin bu büyük Hanını istimlak ettirerek yıktırıyor. Ve bugün bile Cumhuriyet Meydanı olarak kullandığımız o zamana göre geniş bir alan oluşturmuştur. Geniş ufuklu bir aydın kişi olan Muhittin Bey o yıllarda İstanbul’ a gelen Avusturya’ lı mimara şehir planı yaptırmış ve aynı Avrupa şehirlerinde olduğu gibi ortada bir meydan, bu meydana açılan ve dairenin çevresinden dağılarak şehrin sonuna kadar giden yolları oluşturmuştur. Dikkat edilirse, hala Cumhuriyet Meydanına açılan 7-8 cadde li bu sistem devam etmektedir. Ne yazık ki 100 yıl önce yapılabilmiş bu sistem, sonradan oluşan yeni Kırklareli’ de becerilememiş, son zamanlar da ise artan taşıt trafiğinden değil taşıt, insanların bile yürüyemeyeceği bir karmaşaya neden olunmuştur. Adı geçen kişilerin Kırklareli Tarihinde hayli ilginç öyküleri olduğu için burada değil de bir başka bölümde anlatılacağından biz yine parkımıza dönelim.
Menzil Hanının oldukça büyük olan alanına ilave olarak arkada ki evler ve bahçelerde, Kocahıdır İlk Okuluna kadar istimlak edilip yıkılınca düzlenip, eğime uygun olarak taraçalar yapılıp çeşitli ağaçlar dikilmiştir. Fotoğrafta görülen genç Çınar Ağacı, şimdi yolun genişlemesiyle kenara kadar gelen tarihi Çınar ağacıdır. Hani bir dile gelse de anlatsa bize görüp, yaşadıklarını.
3- Fotoğrafın tarihini belirlememizde bize yardımcı olacak son işaretimiz Mustafa Kemal Atatürk’ ün sağlığında yapılan ender büstlerinden olan Atamızın heykeli gelmektedir. Zamanının en ünlü Heykel yapımcılarından olan Rahmi Artemiz’ in eseri olan bu büstün önünde yaptığımız kutlamaları, tutuğumuz nöbetleri ve anma günlerini biz yaştaki pek çok kişi hatırlarlar. Bu büstün yapılış tarihi de 1928 olduğuna göre, bizim fotoğrafımızın en erken 1920 li yılların sonunda çekişmiş olduğunu anlıyoruz.
Öykümüz henüz bitmedi. Ama, I.Dünya Savaşı bitti. Kırklareli bir beladan kurtulurken başka bir bela olan Mondros Mütarekesinden sonra, Osmanlı İmparatorluğunun dağılacağını anlayan bir avuç aydın yurtsever vatan savunması için çareler aramaya başlamışlardır. Muhittin Özenbaş da Trakya’da kurulmaya başlanan Müdafaa- i Milliye Cemiyetini’ nin ilk şubelerinden biri olarak, bir kaç arkadaşı ile birlikte Kırklareli’ de kurmuştur. Daha sonraları Trakya Paşaeli Müdafaii Hukuk Cemiyetlerine evrilecek olan bu direniş çalışmaları hızla yürürken, Yunan işgali başlamış, cemiyetin bir kaç gözü pek çalışanı ile birlikte Muhittin Bey, İstanbul’ a gitmiş ve gerek maddi, gerekse manevi olarak Anadolu’ da başlayan kurtuluş mücadelesine silah ve mühimmat sağlama uğraşını vermiştir. Şevket Dingiloğlu ve cemiyetin diğer üyeleri de bütün evrakları kaçırıp Dereköy üzerinden Bulgaristan’ a sığınarak işgal yılların boyunca cemiyetin faaliyetini sürdürmüşlerdir. İşgal süresince Istranca Ormanlarına çekilen direniş güçleri, yurt dışına çıkanlar ile Anadolu’ da kurtuluş için savaşanlar arasında iletişimi sağlamış ve Yunan kuvvetlerine vur kaç şeklinde yaptıkları baskınlarla korku salmışlardır.Bu nedenle Yunan Kuvvetlerinin Anadolu’ ya geçip, Türk Birliklerine arkadan saldırma şanslarını kesmişlerdir. Böylelikle zor yıllar atlatılmıştır. Mudanya Mütarekesi sonrasında , yurtlarını , evlerini terk edenler yavaş yavaş geriye dönmüşler, hayat kaldığı yerden devam etmeye başlamıştır. Tabii ki Yunan İşgali sırasında kimsenin parkı görecek hali kalmadığı için, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte devlet kurumları oluşturulmuş, belediye başkanlığına 1922-1930 yılları arasında Şevket Dingiloğlu getirilmiştir. İşgal süresince yanıp, yıkılan şehrin yeniden yapılanması sırasında da yollar, binalar yapılırken Kırklareli’nin uzun yıllar boyunca en geçerli sosyalleşme alanı olan parkımızda yapılmış, düzenlenmiş ve kullanıma açılmıştır. Yıllarca sonra da yapılma aşamasında hayli emeği geçtiği için Şevket Dingiloğlu Parkı adı verilmiştir. O parkta 1920-1960 yılları arasında Kırklareli’ de yaşayanların kim bilir ne unutulmaz anıları vardır. İçimizde anımsayanlar var mı ?
KAYNAKÇA:
1 - Ali Rıza Dursunkaya . Kırklareli Vilâyetini Tarih, Coğrafya, Kültür ve Eski Eserleri Yönünden Tetkik. Cilt:1 ve Cilt:2’’. 1948. Kırklareli
2- Y.Mimar Zeynep Eres-TÜRKİYE’DE PLANLI KIRSAL YERLEŞMELERİN TARİHSEL GELİŞİMİ ve ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ PLANLI KIRSAL MİMARİSİNİN KORUNMASI SORUNU-DOKTORA TEZİ- 2007-İstanbul
3– Nazif Karaçam- Namazgah Caddesinin Gittiği Yer Çamlıktır Orası Tarihi Mekandır.Gazete Trakya
4- Nazif Karaçam –Milli Mücadele de Trakya-Gazete Trakya