İSMET İNÖNÜ'NÜN KAYIP BÜSTÜ

Akın Güre

Daha önceki bir yazımda  eski Jandarma Komutanlığı bahçesinde  İsmet İnönü'nün bir büstü olduğunu anlatmıştım. Bu bronz büstün açılışı  özel bir merasimle yapılır. Törende dönemin Kırklareli Valisi, Jandarma Komutanı, subaylar, memurlar ve halktan kişiler bulunur. Yıl 1942'dir. İkinci Dünya harbi devam etmektedir. Alman ordusu Yunanistanı ve Bulgaristanı işgal etmiş, Türkiye sınırına kadar gelmiştir. Sınır boylarında top atışları duyulmakta, hatta bazı alman askerleri gece karanlığından istifade ederek sınırımızı geçip köylerden yiyecek toplamaktadır. Böyle gergin günlerde ülkeyi savaşa sokmayarak büyük bir politik başarıya imzasını atan İsmet İnönü'ye halk minettardır, onu bir kurtarıcı olarak görmektedir.  İşte bunun bir ifadesi olarak o yıllarda Kırklareli'nde bu  büstün açılılışı yapılır. Fakat 1950 yılında yapılan seçimlerde tek parti dönemi sona erince iktidara gelen Demokrat Parti yönetimince  büst kaidesinden sökülerek bilinmeyen bir yere kaldırılır.
Büstün buraya kadar olan hikayesini Ali Rıza Dursunkaya kitabında yazar.(*) Ancak akıbetinin ne olduğunu kimse uzun yıllar öğrenemeyecektir. Yıllar sonra büstün nerede saklanmış olduğu ortaya çıkacaktır.
Geçenlerde gazete arşivlerinde dolaşırken tesadüfen karşıma çıkan  Nazif Karaçamı'a ait bir yazıda okuduklarım beni oldukça heycanlandırdı. Nazif Karaçam inönü'ye ait bu kayıp büstün eski cezaevinden çıktığını 2 Aralık 2010 tarihli Gazete Trakya'da yazmıştı. Ancak heykelin bundan sonra nerede saklandığını ve akıbetinin ne olduğunu o da  bilmiyordu.
Bunları okuduktan sonra konuyu  araştırmaya devam ettim ve daha eski bir  tarihli Milliyet Gazetesi'nde yayımlanan haberi buldum. Bu habere göre Kent merkezindeki eski cezaevi restore edilmek üzere boşaltılırken  işçiler yıkılmış duvarın arkasında  bir büste rastlamışlardı. Bronz'dan yapılmış yaklaşık 60 cm yüksekliğindeki bu büstün İsmet İnöyü'ye ait olduğu belirlenmişti. Bu haber Anadolu Ajansı muhabirinden alınan bilgiye göre 4 Nisan 2004 tarihli Milliyet Gazetesinde "İsmet İnönü büstü cezaevi duvarından çıktı" manşeti ile duyrulmuştu. Aynı haberde yazıldığına göre  zamanın Kırklareli Valisi Ali Serindağ muhabire yaptığı açıklamada bulunan büstün 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu kapsamına girmediğini ve tarihi eser niteliği taşımadığını söyüyordu. Yine Vali'nin ifadesine göre büst herhangi bir müzeye konulmamış ve valilikçe muhafaza altına alınmıştı.
Demek oluyor ki İnönü'nün kayıp büstü Hükümet Konağı'nda bulunan arşiv odlarından birindeydi. 
Emin olmak için arkadaşım Aydın Karakoç vasıtasıyla Vali Ali Serindağ'ya ulaştık. Vali olayı doğruladı ancak büstün nerede saklandığını hatırlamadığını söyledi, ama bize Hükümet Konağında hala çalışmakta olan bir memurun adını verdi. Sağolsun Aydın Karakoç onca işi arasında hatırımı kırmayarak bu kişiye de ulaştı. Ancak memur olayı hatırlamıyordu. Bu arada ben diğer tanıdık araştırmacı dostlarımı da devreye sokarak büstün izini sürmeye  devam ettim. Eksik olmasınlar, Ali Arslan, Barış Toptaş, Mustafa Gultekin dostlarım benle ellerindeki belgeleri paylaşarak ya da tanıkları kişileri devreye sokarak yardımcı olmaya çalıştılar. Ancak gelinen noktada herkes büstün başına gelenleri net olarak hatırladığını söylese de kimse şu anda nerede bulunduğu hakkında kesin bir bilgiye sahip değildi. Bu konuda benim işime en çok yarayacak bilgiyi eksik olmasın Barış Toptaş sağladı. Cezaevinde çalışan eski gardiyanlardan tanıdığı olan birine ulaştı ve onun üzerinden bulduğu kişi kendisine büstün Adliye Arşiv odalarından birinde olduğunu söyledi. Artık iş bu odalara girip arama yapılmasına kalmıştı. 
Bundan sonra ne olacaktı, nasıl bir yol izlenecekti?  Aklıma gelen muhtelif çözümler vardı ve yine Aydın Karakoç yanımda, sağolsun, her türlü yardımı yapmaya hazırdı. 
Umarım sizlere yakında iyi haberler verebileceğiz.  Yaptığımız işin en heycanlı anına yaklaştığımızı söyliyebilirim.(**)

(*) Aşağıdaki ilk fotoğraf kitaptaki ilgili bölüme ait.
(**) Paylaştığım İsmet İnönü büstü temsilidir.

Popüler Yayınlar